H.Merkezi: Bugün (4 Mayıs) Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 10 Ekim Ankara Katliamı’nın üçüncü duruşmasının ikinci oturumu, daha önce kimlik tespiti yapılmayanların, kimlik tespitlerinin yapılması ile başladı. Kimlik tespitlerinin sona ermesinin ardından önceki gün ifadeleri alınmayanların ifadeleri alındı.
101 kişinin katledildiği saldırının davasında, tanıklar 10 Ekim 2015’te yaşadıkları acıları anlatırken tutuklu sanıklardan Metin Akaltın, parmağını ve kafasını sallayarak mağdurları tehdit etti. Bunun üzerine dava salonundakilerden büyük tepki geldi. Tepkilerin ardından Mahkeme Başkanı, izleyicilerden sakin olmasını istedi ve aksi takdirde salonu boşaltmak zorunda kalacağını söyledi. Sanık Akaltın’a herhangi bir uyarıda bulunmayan Mahkeme Başkanı’nın bu tavrının ardından mağdur avukatları söz alarak tehdidin kayıtlara geçmesini istedi.
“Herkes gözlerini yumsun ve kendisini iki saniyeliğine bizim yerimize koysun”
Katliamda eşini yitirdiğini ifade eden Asiye Deniz, “Ben eşimi bekliyordum ama gelmedi. Sekiz çocuğumla birlikte mahvolduk. Kalbimde pil olduğu için duygularımı ifade etmekte zorlanıyorum. Herkes gözlerini yumsun ve kendisini iki saniyeliğine bizim yerimize koysun. O zaman ne çektiğimizi anlarsınız” dedi.
“Tertip komitesi tanık”
Mağdur avukatlarından Zinet Özçelik, Emek, Barış ve Demokrasi mitinginin tertip komitesinden KESK Yürütme Kurulu Üyesi İlhan Yiğit’in, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül’ün ve KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bu talep savcının da onayı ile kabul edildi.
Mahkemede dinlenen Yiğit, mitingin öncesinde Valilik ve Emniyet ile yaptığı görüşmeyi anlattı. Yiğit, kendilerinin belirlediği miting başlangıç saatinin 08.30 olduğunu ifade ederek, “29 Eylül’de Ankara Valiliği’nden gelen yanıtta ilginç bir şekilde saat değiştirilerek başvurumuz kabul edildi. Bize bildirilen saat 12.00 olmuştu. Ardından Emniyet’ten görüşme daveti aldık. 30 Eylül’de Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde 7-8 Emniyet görevlisi ile görüştük. Görüşme konumuzun ana maddesi, Valiliğin belirlediği saat oldu” dedi.
Kortejin oluşturulma saatinden miting güzergahına gidişe kadar tüm programın planlandığını belirten Yiğit, “Toplanma noktası çok kritikti. Mitingin güvenliği ile ilgili özel bir talepte bulunduk. Suruç ve Diyarbakır patlamalarını da gerekçe göstermiştik fakat yine de hiçbir güvenlik önlemi alınmadı” şeklinde konuştu.
“Ciddi bir güvenlik tedbiri alınmadığını gördük”
Polis ekipleriyle arasında ilginç sayılabilecek bir olay geçtiğini de anlatan Yiğit, şunları söyledi: “Ana arama noktalarından sonra polisin ardından katılımcıların üstünü bizim de arayıp aramayacağımızı sordu polis. Bu soru ile ilk kez karşılaştığımızı, bunun suç olduğunu ve doğru bulmadığımızı söyledik. 100 bin kişinin mitinge katılacağını söylememize rağmen ciddi bir güvenlik tedbiri alınmadığını gördük.”
“İmzayı erkenden attırmaya çalıştılar, tam o anda bombaların patladığını anladık”
“Katliamın olduğu gün Sıhhiye Meydanı’nda görevliydim. Mitinglerde alana ilişkin belge imzalatılır ve bu belge mitingin bitimine doğru bizden alınırdı ama o gün çok garip bir şekilde acele ettirdiler. İmzayı erkenden attırmaya çalıştılar. Tam o anda bombaların patladığını anladık.”
Yiğit’in ardından Dersim Gül dinlendi. Valiliğin belirlediği başlangıç saati ile ilgili teknik bir hatanın olup olmadığını sorduklarını anlatan Gül, “Bu konuda bizi Emniyet’e yönlendirdiler. İki polis saatin değiştiğini bizimle yaptıkları toplantı sırasında fark etti. İzin isteyip 15 dakika dışarıda toplantı yaptılar ve herhangi bir sıkıntı olmayacağını söylediler. Trafiğin 12.00’ye kadar açık olması için böyle bir kararın alınmış olabileceğini ifade ettiler. Bir gün öncesine kadar emniyet yetkilileri ile konuştuk. Saldırı istihbaratı olduğuna ilişkin tek kelime etmediler” dedi.
Tertip Komitesi’nin diğer üyesi Hasan Toprak da Valiliğin ve Emniyet’in mitinge ilişkin detaylı olarak bilgilendirildiğini, ancak gerekli önlemlerin alınmadığını ifade etti.