H. Merkezi: Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri (PŞTA) bir açıklama yayınlayarak, 24- 28 Kasım tarihleri arasında TC devletinin Dersim Aliboğazı’nda başlattığı operasyonda şehit düşen 12 gerillayı mücadelelerinde yaşatacaklarını bildirdi.
“Ölümsüzlüğe uğurladığımız yoldaşlarımızın mevzileri boş namluları kızgındır. Dostta düşmanda iyi bilmektedir ki mevziler en kısa zamanda doldurulacak kızgın namluların yatağına mermiler en kısa zamanda sürülecektir” vurgusunun yapıldığı açıklamayı haber değeri taşıdığı için olduğu gibi yayınlıyoruz:
“ Yıldızlar ve sular tanıktır,
aç ve kavruk bir memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik Ve direndik…
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik”
Adnan Yücel
Bir kez daha tarihin sayfalarına unutulmayacak ve her daim gururla anacağımız evlatlarımız, direnişin ve umudun destanını kanları ve canları pahasına yazmışlardır. 24- 28 Kasım tarihleri arasında faşist TC. Ordusu’nun Dersim Aliboğazı’nda gerçekleştirdiği operasyon da, halka umut düşmana korku salan Türkiye Komünist Partisi Marksist/Leninist (TKP/ML), Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’ya bağlı 12 gerilla şehit düşmüştür. Halkın ve bağlı oldukları partinin çıkarlarının savunucusu olan 12 halk savaşçısı, 12 yüreğimiz bir kez daha ellerine aldıkları meşalelerle bu karanlık günlerde önümüzü görmemize şahadetleriyle vesile olmuşlardır…
24 Kasım’da başlayan ve devletin, “Son zamanların en büyük operasyonunu başlattık” diye açıklama yaptığı operasyon ve bölgeye yönelik saldırılar hala devam etmekte. 24 Kasım’dan bu yana havadan ve karadan yürütülen operasyonlarda onlarca HPG, YJA-STAR, DHKP-C, TİKKO ve MLKP gerillası devletin kullandığı kimyasal silahlarla katledildi. Onlarca gerillanın cenazesi, kullanılan kimyasal silahlar nedeniyle tanınmaz halde oldukları için teşhis edilememiş ve kimsesizler mezarlığına defnedilmiştir. Birçoğu da Malatya Adli Tıp Kurumu (ATK)’nda bekletilmeye devam etmektedir. Devlet Dersim’de vadilere, ovalara ve ormanlık alanlara yönelik havadan sürdürdüğü saldırılarını her geçen gün yeni ilan ettiği “yasaklı bölge”lerle devam ettirmekte.
Ölümün bile bütün güzel renklerini bedenlerine sararak aldılar ellerine kızıl direniş bayraklarını ve yarıştılar birbirleriyle ölümü güzelleştirmek için…
Savaşın devam ettiği bölgede şehit düşen gerilla cenazelerine işkence yapan TC devletinin diğer hedefi ise her daim aileler olmuştur. Aileleri, çocuklarının cenazesini vermeyerek cezalandırdığını düşünen ve tüm ailelere “Sizin çocuklarınız da devlete baş kaldırırsa, çocuklarınızın cenazesini dahi vermeyiz” mesajı veren TC devleti biz ailelerin “Önce çocuklarımızı savunduk, şimdi düşüncelerini savunuyoruz” şiarımızı unutmuş olsa gerek.
Cenazelerimize yönelik saldırılar, kimyasallara ve havadan sürdürülen operasyonlara karşı muazzam bir direniş sergileyen evlatlarımızın onurlu duruşu karşısında devletin aciz saldırganlığından başka bir şey değildir. Bizi evlatlarımızın/yoldaşlarımızın yanmış bedenleriyle sınayamazsınız… Şehitlerimiz bu yolabaşlarken ölümü göze alarak, ölümün bile bütün güzel renklerini bedenlerine sararak aldılar ellerine kızıl direniş bayraklarını ve yarıştılar birbirleriyle ölümü güzelleştirmek için…
Evlatlarımız/Yoldaşlarımız Aliboğazı’nda direnişin öyküsünü yazdı, bize de her yerde avazımız çıktığı kadar okumak düştü bu destansı direnişi…
Bizler evlatlarımızın bedenlerini bozulmasın diye buzdolaplarında saklayan nesilleriz, ne aciz saldırılarınız evlatlarımızı ve düşüncelerini savunmaktan alı koyabilir bizi, ne de baskılarınız. Aliboğazı’nda 12 bıçak saplandı yüreğimize, yaralarımızı ailelerimizle beraber saracağız ve evlatlarımızın meşalelerle aydınlattığı yoldan ilerlemekten asla imtina etmeyeceğiz.
Aliboğazı’nda yoldaşlarına kavga siperi, ezilen ve emeği sömürülen tüm halka umut olan (Esrin Güngör), Özlem (Hatayî Balcı), Ekin (Gamze Gülkaya), Aşkın (Hasan Karakoç), Hakan (Ersin Erel), Tuncay (Murat Mut), Orhan (Alican Bulut), Bakış (Samet Tosun), Ahmet (Yetiş Yalnız), Munzur (Serkan Lamba), Cem (Umut Polat) ve Ferdi (Doğuş Doğan) evlatlarımızı ve davalarını savunmak bizim için bir onurdur. Vartinik’ten Aliboğazı’na dur durak bilmeden devrim mücadelesini yükselten neferleri anmak ve kavga sloganlarını daha bir gür sesle haykırarak sahiplenmek biz ailelerin ve yoldaşlarının asli görevleri arasındadır. Bu anlamda kendine bu misyonu biçen herkesi şehitlerimizi ve ailelerini sahiplenmeye, dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.
Ölümsüzlüğe uğurladığımız yoldaşlarımızın mevzileri boş namluları kızgındır. Dostta düşmanda iyi bilmektedir ki mevziler en kısa zamanda doldurulacak kızgın namluların yatağına mermiler en kısa zamanda sürülecektir. Şimdi bu bilinç ve öfkeyle, Mayıs ayının kızıllığıyla kavga neferlerimizi anacağız ve yapılacak olan tüm anma etkinliklerine kitlesel katılarak şehitlerimizi sahipleneceğiz…
Aliboğazı şehitleri ölümsüzdür!
Devrim ve Komünizm şehitleri ölümsüzdür!
Şehitlerimiz toprakta tohum hasadı devrim olacak!
Şehit namırın!
Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri (PŞTA)”