H.Merkezi:Partizan 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı’nın 24. yıldönümünde bir açıklama yayınladı. “Sivas Katliamı’nın 24. yılında hesap sorma bilinciyle mücadeleyi yükseltelim” başlığıyla yayınlanan açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Faşist-Kemalist diktatörlük kuruluşundan bu yana işçi emekçilerin, ezilen ulusların ve inançların kanları üzerinden yükselmiştir. Kuruluş felsefesi Türk-Sünni ideolojik temelli egemenliğe dayalı olan faşist diktatörlüğün kendi dışında var olana derin ve köklü bir düşmanlığı söz konusudur. Osmanlı’dan bu yana Alevilere olan düşmanlığını ve katliamcı genlerini muhafaza eden faşist diktatörlüğün tarihi Alevilere dönük katliamlarla doludur. Dersim’den Maraş’a, Çorum’a uzanan katliamlarla Alevi toplumu sindirilmek, yok edilmek istenmiştir.
Tarih 2 Temmuz 1993’ü gösterdiğinde devletin katliamcı yüzü Sivas’ta kendisini tekrar göstermiş, “Pir Sultan Abdal Şenlikleri” kapsamında Sivas’a gelen aydın ve sanatçılar günler öncesinden hedef gösterilerek, katliamın zemini örgütlenmiştir. Katliamdan iki gün önce dağıtılan bildirilerde aydınların ve sanatçıların ölümünün “vacip” olduğu belirtilerek katliam çağrıları yapılmıştır. Kontra güçler ve devlet eliyle örgütlenen katliam, Cuma günü namazdan çıkan kalabalığın “Sivas kafirlere mezar olacak” sloganlarıyla başlamış polis, jandarma ve itfaiye eşliğinde Madımak Oteli ateşe verilmiş içinde bulunan 33 aydın ve sanatçı ile iki otel çalışanı hunharca katledilmiş katliamdan kurtulmaya çalışanlar taşlı sopalı güruhun saldırısıyla linç edilmeye çalışılarak katliamlar tarihinin bu “yeni” perdesi kapatılmıştır.
Sivas Katliamı’nın yaşandığı döneme baktığımızda bu katliam tarihinin hiçte tesadüf olmadığını görmekteyiz, 1980 AFC sonrası devrimci demokratik dinamiklerin üzerindeki ölü toprağın atıldığı, toplumsal muhalefetin yükselişe geçtiği tarihte yapılan katliam ile birlikte gelişen dalganın önü kesilmeye çalışılmıştır.
Katliam sonrası dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır” açıklaması devletin katliamla olan ilişkisinin teşhiri olmuştur. Katliam failleri yine devlet tarafından korunmuş, süren davalar, temyizler sonucu dosya 20 yılın ardından “zaman aşımı” gerekçesiyle kapatılmıştır. Faşist diktatörlüğün mahkemelerine karşı komünistler “Sivas mahkemesinden umut yok! Umut halkın adaletinde!” diyerek sınıf bilinciyle katliamın hesabını sormuştur.
Sivas Katliamı asla bir travma değildir. Alevi kimliğinin, yanan canlı bedenlerle tüm dünyaya ilan edilmesidir. Yanan her beden, Alevi toplumunda düne kadar sakladığı, söyleyemediği, köşede bucakta yaşadığı inancını sahiplenmede ve savunmada bir meşale işlevi görmüştür. Sivas, Alevilerde aşılmış bir eşik, mücadelede cesareti kuşandığı bir rol oynamıştır. Yüzlerce yıla dayanan baskı, zulüm, işkence, yok saymaya karşı Alevilerin yaşadığı son acı bir toplumsal infialle birlikte kimliğini özgürce yaşama mücadelesine hızla evrilmiştir 2 Temmuz’da. Katliam Alevi toplumunda yüzlerce yılın sindirilmişliğini ağır bir bedelle daha güçlü bir hak arayışı bilincine dönüştürmüştür.
Devlet OHAL ile birlikte tüm baskı aygıtlarını devreye sokarak toplumun tüm kesimlerine, başta Kürt ulusu olmak üzere işçi-emekçilere, kadınlara, gençlere, LGBTİ+’lere yönelik pervasızca bir saldırı furyası sürdürmektedir bu saldırıların bir ayağının da Alevilere yönelik olacağını söylemek hiçte zor değildir. Hali hazırda OHAL sonrası birçok Alevi kurum temsilcisi gözaltına alınmış tutuklanmıştır.
Bugünde görüldüğü gibi TC devletinin Alevi inanç ve kültürüne yönelik katliamcı, inkarcı bakış açısı olduğu gibi devam etmektedir. Alevilerin ibadet alanları olan Cem Evleri “ibadethane” olarak görülmeyerek Alevi inanç ve kültürü yok sayılmakla beraber Alevi toplumunun temel hak ve özgürlükleri kısıtlanarak inkarcı politikalar boyutlandırılmaktadır.
Katliamın gerçek anlamda hesabını sormanın, Alevi toplumunun temel hak ve özgürlüklerini savunmaktan, sınıf mücadelesini büyütmekten geçtiği bilinciyle hareket ederek mücadeleyi yükseltelim.
Sivas’ın hesabını sorduk soracağız!
Sivas’ın ışığı sönmeyecek!
Kahrolsun Faşist-Kemalist diktatörlük!
Yaşasın Demokratik Halk Devrimi mücadelemiz!
PARTİZAN
Haziran 2017“