H.Merkezi: Ankara Yüksel caddesinde 300’lü günlere yaklaşan, Nuriye ve Semih’in başlattığı ve hak arama mücadelesi tarihine Yüksel Direnişi olarak geçen eğitim emekçilerinin direnişi devam ediyor. Nuriye ve Semihle Dayanışma “Saldırılara Karşı Direnişi, Korku İmparatorluğuna Karşı Nuriye ve Semih’in İradesini Sahipleniyoruz” diyerek süreci anlatan bir açıklama yaptı. Siyasi iktidarın darbe -karşı darbe düellosunun bir tehdidi olarak OHAL rejimi ve KHK uygulamaları AKP’nin 16 yıllık emek ve halk düşmanlığını taçlandırmıştır denilen açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Siyasi İktidarın darbe-karşı darbe düellosunun bir tehdidi olarak OHAL rejimi ve KHK uygulamaları, AKP’nin 16 yıllık emek ve halk düşmanlığını taçlandırmıştır. 20 Temmuz 2016’da ilan edilen “OHAL” ile gece yarısı çıkarılan KHK’ler sonucu 140 bin emekçi açlığa mahkum edildi. Fetö ile mücadele çerçevesinde yürütülen bu süreçte hükümetin ilk hedefi emekçiler olurken, OHAL’i grevlere karşı bir barikat olarak gördüklerini ifade etme aymazlığında bir sakınca görmeyen siyasi iktidar, halklarımızı, toplumun bütün muhalif kesimlerini saldırı ve siyasi soykırım operasyonları ile sindirme yoluna gitti.
Tarihsel ve siyasi ortakları cemaatçiler AKP ile çıkar çatışması sonucu korku imparatorluğuna yenilerek sessizliğe gömülürken, tarihten aldığımız direnme kültürüyle bizler Nuriye’nin paltosundan ve Semih’in ellerinden doğarak her karanlık dönemde olduğu gibi bugün de buradayız. 9 Kasım 2016’da Yüksel Caddesin’de Akademisyen Nuriye Gülmen’in elinde taşıdığı “İşimi Geri İstiyorum” talebi ülkenin ve dünyanın bütün meydanlarında bir hayalet gibi dolaşıyor. Bu hayaletin bir sureti olarak Yüksel iradesi Öğretmen Semih Özakça’nın elleriyle 9 Mart’ta başlayan açlık grevi, açlığa mahkum edilen yüz binlerin çığlığı oldu.
Bizler Nuriye ve Semih İçin Dayanışma imzacıları olarak hocalarımızın taleplerini dillendirmek, 153 gündür devam eden açlık grevini sahiplenmek, OHAL ve KHK’lerle oluşan toplumsal, siyasal ve psikolojik yıkıma son vermek için Yüksel’de yanan direniş ateşinin ve halayının bir parçasıyız.
Nuriye ve Semih’in tutuklanması, açlık grevlerinde gelinen yaşamsal noktaya dikkat çekmek ve bir bütün olarak direniş boyunca yaşatılan hak ihlallerini, insanlık suçlarını teşhir etmekle birlikte bu anlayışa karşı mücadele etmeyi tarihsel bir görev ve sorumluluk olarak görmekteyiz. Bu görev ve sorumlulukla açlık grevinin 100. gününden beri İstanbul Kadıköy’de yapmaya başladığımız kitlesel eylemler toplumun vicdanında ve tarihsel devinimde yer bulmuştur.
Nuriye ve Semih’in avukatlarının, insan hakları örgütlerinin ve toplumcu hekimlerin başvuruları bu süreçte bürokratik ve uluslararası çabalarıyla da köşeye sıkışan saray iktidarı AİHM’in akıl zorlayan sorumsuz ve işbirlikçi kararı sonrası 149. günde rutin eylemimize, tarafımızca meşru olmayan valiliğin yasağını gerekçe göstererek pervasızca saldırmış, Nuriye Semih dostlarını darp etmiş ve işkenceyle gözaltına alarak bütün Kadıköy’ü gaza boğmuştur.
İçlerinde ÇHD genel merkez yöneticisi Av. Barkın Timtik, TİHV yöneticisi Ümit Efe ve devrimcilerin olduğu 35 kişiyi gözaltına almıştır. Arkadaşlarımıza gözaltı süresince AKP’nin polisi tarafından işkence yapılmıştır. ÇHD, ÖHP ve devrimci demokrat avukatların özverisi ve dayanışması ile faşizmin elinden aldığımız arkadaşlarımız tüm baskı ve işkenceye karşı mücadele ile yürüyüşünü devam ettirme kararlılığını göstermiştir. Gözaltına alınanlardan Bayram Metin Coşkun cumhurbaşkanına hakaretten tutulmuş ve işkencede kasıtlı olarak parmağı kırılırken serbest bırakılmıştır. Nurten Karahancı Ankara gar katliamını protesto eden bir sokak tiyatrosu nedeniyle açılan soruşturma nedeniyle 3 gün gözaltında kalırken bugün özgürlüğüne kavuşabilmiştir.
Açlık grevinin 150. günü dolayısıyla Beşiktaş Büyük Kartal Heykeli’ nde gerçekleştireceğimiz “Nuriye ve Semih İçin Direniş Halayı” temalı sokak etkinliğimiz katılımcılar toplanmadan saldırıya uğramıştır. Linç gelenekleriyle arkadaşlarımıza saldıran polis İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Av. Barkın Timtik ve 18 yaşından küçük iki gencinde olduğu 41 kişiyi yine gözaltına almıştır.
AKP polisi çekim yapan basın mensuplarını tehdit ederken gazeteci Pembegül Gökçek’in işini yapması engellenerek gözaltına alınmıştır. Polisin işkencesine tepki gösteren halkımıza da pervasızca saldırmıştır. Gözaltılardan 18 yaş altı iki genç serbest bırakılırken 39 kişi için 3 günlük gözaltı süresi talimatı verilmiştir.
Nuriye ve Semih’i tutuklayarak Yüksel direnişini bitirebileceğini sanan faşizm geleneğinin, Yüksel iradesini teslim etmeyen direnişçilere yönelik zorbalığı ve işkencesi her geçen gün artmaktadır. 150. günde ev hapsini tanımadıklarını deklare ederek Yüksel’e gelen Nazan Bozkurt ve Engin Karataş gözaltına alınarak ciddi işkence görmüştür. Nazan ve Engin hocalarımızın faşizmin saldırı ve tecrit politikalarını tanımayan bilinci bizlerin de önünde bir harita olarak durmaktadır. Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça’nın direnişi sahiplenerek sokakta gösterdiği irade de polisin işkencesi ve tehditleri ile devam etmektedir. Annelerin mücadelesiyle sayısız örneklere sahip coğrafyamızda annelerin evlatları için yükselttiği sesi susturmaya izin vermeyeceğiz. Nuriye ve Semih’in açlığa mahkum etme anlayışına karşı onur savaşı olarak sürdürdükleri açlık grevi, öğretmen Esra Özakça, aşçı İsmail Erdoğan, Tayad’lı baba Mehmet Güvel ile iktidarın tüm baskı ve itibarsızlaştırma politikalarını boşa çıkardı. Dün HDP’nin vicdan ve adalet nöbetinin finalinde vekillerin yürüyüşüne saldırarak yolları kapatmış, 6 kişi işkence ile gözaltına alınmıştır.
Bizler Nuriye ve Semih için dayanışma imzacıları olarak Nuriye ve Semih şahsında Yüksel iradesine, direnişçilerine en temel insani hak olan direnme hakkına, dayanışmamıza yapılan saldırı ve gözaltı terörünü kınıyor ve işkenceyi teşhir ediyoruz.
Nuriye ve Semih’in hak arayışında sesini bulan tüm devrimci demokrat ilerici ve yurtsever halkımıza çağrımızdır; ses verin çığlık olsun, omuz verin halay olsun, el verin zafer olsun. Bizler talepleri dillendirmekten ve onların sesi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Direnişin sesi olan vicdanımızı faşizme teslim etmeyeceğiz ve mutlaka kazanacağız.
Bu inanç ve tebessümle talepleri taleplerimizdir diyen duyarlı ve adaletten yana herkesi direnişi ve saldırılara karşı mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz.
Nuriye ve Semih yalnız değildir!
İhraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilsin!
Gözaltılar serbest bırakılsın!
Her yer Yüksel her yer direniş!