“Dağlar
Hep eyerin üstünde, kamçılıyorum atımı.
Dönüp bakıyorum: Hayret!
Gökyüzünün üç ayak parmak yanındayım.
Dağlar
Ey kudurmuş ırmaklar, ey çalkantılı denizler!
Atılmış ileri doludizgin
Binlerce at yaratır bu tutkuyu..
Dağlar
Gökyüzünü delerler tepelerinin sivriliğini
Törpülemeden.
Gökyüzü bel verir,
Dağlar onun desteği.”
*Şiir 1935 yılında UZUN YÜRÜYÜŞ sırasında, Mao Zedong tarafından yazılmıştır.
Mao Zedong (1893- 1976) MLM bilimi üzerine temellendirdiği düşüncelerini ve eylemlerini işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşu yolunda dış düşman ve iç düşman karşısında etkin bir silah durumuna getirirken, hemen her konuda kitleleri aydınlatan konuşmalar yaptı, yazılar yazdı, bu arada sanat görüşünü de ortaya koydu.
Onun sanatla ilgili belirlemeleri Mayıs 1942 toplantısında, yani Yenan Sanat ve Edebiyat Forumu’nda yaptığı konuşmalarıdır. Mao Zedong’un bu forumu açarken (2 Mayıs 1942) ve kaparken (23 Mayıs 1942) yaptığı konuşmalar, sanatın kuramsal sorunlarıyla olduğu kadar, hatta sanatçının kuramsal yanından çok yaratıcı yanıyla da ilgilidir.
Marksist-Leninist dünya görüşüne sahip olan, eylemlerini ve düşüncelerini bu dünya görüşünün ilkelerine ve gereklerine göre kuran bir önderin süslemeci ve bireyci sanatta değil de, insanları eğiten, geliştiren, bilgilendiren bir sanata bel bağlaması elbette zorunludur. Mao Zedong da, sanatın halk için yararlı olması gerektiği konusuna her zaman ağırlık vermiş, sanatı kurtuluş savaşlarının en etkin silahlarından biri yapmaya çalışmıştır.
Yenan Sanat ve Edebiyat Forumu’nda yaptığı konuşmalarda Çinli sanatçı ve edebiyatçılara, hiç değilse bunlardan bazılarına eleştiriler yöneltti, bu arada onlara Çin’de devrimci sanatın hangi ilkelere dayanması gerektiğini öğretti. Bu konuşmalar o zaman Mao’nun sanat ve edebiyat alanındaki bazı gelişmelerden tedirgin olduğunu açıkça ortaya koyar. Bu yüzden Mao, sanat ve edebiyatın izlemek zorunda olduğu “doğru gelişme yolu”nu göstermek zorunda kalmıştır.
Şöyle diyordu Mao Zedong: “Çin halkının kurtuluş uğrundaki mücadelemizde çeşitli cepheler vardır:
Kalem ve silah cepheler; yani kültürel ve askeri cepheler de bunlar arasındadır. Düşmanı yenmek için öncelikle silahlı orduya dayanmak zorundayız. Ama bu ordu tek başına yeterli değildir, saflarımızı birleştirmek ve düşmanı yenmek için mutlaka bir kültür ordusuna sahip olmalıyız. ” Bu sözler Mao Zedung’un devrimin gerçekleşmesi yolunda özel olarak sanat ve edebiyata, genel olarak kültüre ne büyük bir önem verdiği göstermektedir.
Yenan Forumu’nun açılış konuşmasında Mao amaçları şöyle saptamıştır: “Amacımız, devriminci sanat ve edebiyatın, doğru gelişme yolunu izlemesini, milli düşmanlarımızın altedilmesini ve milli kurtuluş görevinin başarılmasını kolaylaştırarak öteki devrimci çalışmalara daha fazla yardım etmesini sağlamaktır.” “İşte bugünkü toplantımızın amacı, sanat ve edebiyatın devrimci makina- nın bütününün içine ayrılmaz bir parçası olarak yerleşmesini, halkı birleştirmek ve eğitmek, düşmana saldırmak ve onu yok etmek için güçlü bir silah olarak işlemesini ve halkın düşmana karşı tek bir yürek ve tek bir kafa halinde savaşması- nayardımct olmastnı kesinlikle sağlamaktır. ”
Kendisi de bir şair olan Mao Zedong, sanatın iç sorunlarında ve estetik sorunlarında oyalanmadan, doğrudan doğruya onun işlevsel yanını ele alır, onu işlevsel yanıyla değerlendirir. Yenan Forumu’nda toplananlara Mao Zedong, “Halk kitlelerinin, halkın kurduğu ordunun ve partinin övülmesi gerektiğini” bildirir. Ona göre, halk kesiminde görülen aksaklıklar büyütülmemeli, konu edilmemeli, ama giderilmeye çalışmalıdır. Halkın da kendine göre kusurları vardır. Hem köylülersem de şehir küçük burjuvazisi geri fikirlere sahip olduğu gibi, proletarya içinde de birçokları küçük burjuva fikirleri muhafaza ederler. Bu fikirler onların mücadelelerini köstekleyen birer yüktür. ” Halkın kendi yanlışlarını atlatabilmesi için en büyük görev kültür ordusuna düşmektedir. Bu tolda ki girişimler elbette çok büyük sabırla sürdürülmesi gereken girişimlerdir. Sanat ve Edebiyata düşen, halkın değişim sürecini dile getirmektir. Mao Zedong , devrimcinin ve devrimci sanatçının halk karşısındaki tutumunun ne olması gerektiğini şöyle belirtir:
“Halk kitleleri hatalarında ısrar etmedikleri sürece, biz onların olumsuz yanları üzerinde durmamalı ve dolayısıyla onlarla alay etmek, hatta daha da kötüsü onlara düşmanca davranmak gibi hatalara kapılmamalıyız. Yazılarımız onların birleşmelerine, ilerlemelerine tek bir yürek ve tek bir kafa halinde ileri atılmalarına, geri olanı atıp devrimci olanı geliştirmelerine yardımcı olmalı, asla bunların aksi yapılmamalıdır. “
BİLGİ EKSİKLİĞİ VE ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ
Sanat ve Edebiyat insanı kitlelere bilinç taşımakla yükümlü olduğuna göre, onun kitleleri iyi tanıması, yakından tanıması, bir halk gözlemcisi durumuna gelmesi zorunlu oluyor. Sanatçılar ve Edebiyatçılar “sanat ve edebiyat çalışmalarını elbette yapacaklardır; ama onların esas görevi, halkı iyi anlamak ve iyi tanımaktır” oysa sanatçılar iki şeyle sakatlanmışlardır: Bilgi eksikliğiyle ve anlayış eksikliğiyle. Bu eksiklik içinde onlar, “yiğitliğini gösterecek yer bulamayan kahramana benzer” der Mao.
Bilgi eksikliğinin çözümünü Mao Zedung halkı iyi tanımak olarak belirler. Yazarlar, ona göre, ne anlattıkları kişiler üzerine ne de seslendikleri kişiler üzerine dürüst bir bilgiye sahiptirler.
Anlayış eksikliğine gelince, bu eksiklik dili anlamamak demektir, kitlelerin zengin ve canlı diline uzak kalmak demektir. Anlayış eksikliği içinde olan yazarlar, halkın diline yabancı oldukları için, kendi ipe sapa gelmez deyimleriyle yazıyorlar. Demek ki yazarlar hem halkı öğrenmek, hem de halkın zengin dilini öğrenmek zorundadırlar. Yazarlara şöyle sesleniyor Mao: “Siz (…) bu saçmalıkları kitlelere yutturmak için ne kadar çok uğraşırsanız, kitlelerin bunu kabul etmesi de o kadar uzak bir ihtimal olacaktır.” Ve kitlelere ulaşmak isteyen yazarlar uzun bir “çelikleşme” sürecinden geçmek zorundadırlar.
Ancak, yazarlar, bu öğrenme çabaları içinde,MLM bilimini de iyi öğrenmek zorundadırlar. Bu inceleme içinde onlar toplum sınıflarını, bu sınıfların karşılıklı ilişkilerini ve maddi ve manevi yapılarını kavrayabildikleri zaman doğru bir sanat ve edebiyata kavuşabileceklerdir.
Mao Zedong, Yenan Formu’nda sanat ve edebiyatın kimin için yapılacağı konusunu da ele alır, herkes için, daha doğrusu her sınıf için sanat yapılabilir. “Sömürücüler ve zalimler” için de sanat ve edebiyat yapılabilir, yapılmaktadır. Ancak, Mao Zedong hemen şu kesin ve apaçık belirlemeyi ortaya koyar: “Bize göre sanat ve edebiyat (…) halk içindir.”
Mao Zedung yazarların gelenekten de büyük ölçüde yararlanmaları gerektiğini bildirir. “Çin ‘de ve yabancı ülkelerde sanat ve edebiyat alanında eski çağlardan kalma zengin mirasa ve güzel geleneklere sahip çıkmalıyız”, der. Ama, gene de başlıca amaç, halk kitlelerine hizmet etmektir. Gelenekten yararlanma, geçmişin biçimlerini ve anlamlarını doğrudan doğruya benimsemek demek değildir. Önemli olan, geleneksel olanın yeniden yoğurulması, yeniden biçimlendirilmesi, yeni içeriklerle donatılmasıdır.
SANAT KİME SESLENECECEK?
Sanat ve edebiyat halk içindir, diyoruz. Kimdir halk? Yazarlar kime seslenecekler?
“Halkın en geniş kesimleri, toplam nüfusumuzun yiizde doksanından fazlasını meydana getiren işçiler, köylüler, askerler ve şehir küçük burjuvazisidir. Dolayısıyla, sanat ve edebiyatımız öncelikle işçiler, yani devrime önderlik eden sınıf içindir. İkinci olarak, köylüler, yani devrimdeki en kalabalık, en sağlam müttefiklerimiz içindir. Üçüncü olarak, silahlı işçi ve köylüler (…) içindir. Dördüncü olarak da, devrimde müttefiklerimiz olan ve bizimle uzun süreli işbirliği yapabilecek durumda olan şehir küçük burjuvazisinin emekçi kitleleri ve küçük burjuva aydınları içindir. Bu dört tür insan, Çin milletinin ezici çoğunluğunu, halkın en geniş kitlelerini meydana getirirler.”
Sanatçı, bu dört sınıfa yönelecekktir. Onlar için yazacak, onlar için yaratacaktır. Ne var ki, sanat ve edebiyat adamlarından bir bölümü aydınlarla ve aydınların sorunlarıyla uğraşmaktadırlar. Çalışmalarında aydınları tanıtlamakta, aydınların sorunlarıyla ilgilenmektedirler Sanata aydınca yönelen, aydın insanın sorunlarıyla uğraşmaktan kendini alamayan sanat adamları, halkı sorunlarını, halk değerlerini sanata getirmek istedikleri zaman açmaza düşeceklerini söyler Mao.
SANAT NASIL HİZMET EDECEK?
Böylece Mao Zedong sanat ve edebiyatın kime yönelmesi gerektiği ifade ettikten sonra, sanat ve edebiyatın “nasıl hizmet edeceği“ sorununu ele alır. Ona göre, sanat ve edebiyatın düzeyini yükseltmek kadar ve onları yaygınlaştırmak da önemlidir, hatta ikincisi birincisinden daha önemlidir.
Bazı yazarlar yalnızca düzeyin yükseltilmesine ağırlık vermişlerdir, oysa işin her iki yönüne de ağırlık vermek gerekmektedir. Yazarlar, sanat ve edebiyatın düzeyini, işçiler, köylüler ve ezilenler yönünde yükseltilmelidirler.
Halkın yaşamı, sanat ve edebiyatın kaynağıdır. Yaşam, sanat ve edebiyatta yansıdığı biçimiyle, daha yüksek bir düzeyde, daha derin, daha yoğun, daha tipik, ideale daha yakın olabilir, bu da ona gerçek günlük yaşamdan daha evrensel olabilme olanağını sağlar. Sanatçılar olayları yoğunlaştırırlar, bu olayların iç çelişkilerini ve mücadeleleri örnekleşti rirler böylece kitlelere bilinç kazandırırlar, kitleleri eyleme yöneltirler.
Mao’ya göre, yaygınlık kazanan ürünler daha basit ve daha açık ürünlerdir. Daha yüksek nitelikteki ürünler daha ince olduklarından, daha geç yaratılırlar ve kolay kolay yaygınlaşamazlar.
Yaygınlık kazanması daha önemlidir çünkü mücadele evresinde acil ihtiyaçlara cevap veren ve anlaşılması kolay olan sanat ve edebiyat eserleri birinci planda önem taşır. Bununla birlikte yaygınlaştırma ile düzeyi yükseltme arasında kesin bir çizgi çizilemez. Yenan Forumu’nu kaparken, Mao Zedong, Lu Sun’un bir şiirinden (Kendimle Dalga Geçerken) iki dize okur, bu dizelerin ilke olarak benimsenmesini ister:
“Kaşlarım çatık, dimdik meydan okurum suçlayan binlerce parmağa / Başım eğik, uysal bir öküz gibi hizmet ederim çocuklara.”
Mao’ya göre sanatçılar kitlelere proleter bilinci taşımada en başat unsurlardandır.
ÖLÇÜT SANATIN İŞLEVSELLİĞİ
Görüldüğü gibi, Mao Zedong, kaynağını halktan alan, halkın değerlerine, duygu ve düşüncelerine yaslanan ve halkın yararı için yaratılan, halkın çıkarına kullanılan bir sanat ve edebiyattan yanadır. Onun gözünde sanat ve edebiyat işlevselliği ölçüsünde önemli ve değerlidir… Kitlelerden yola çıkarak kitlelere varmak, böylece devrimci mücadelede bir silah olarak kullanılmak: İşte sanat ve edebiyatın, sanatçıların görevi budur. Bunu yapabilmek için sanatçı halkı öğrenmeli, halkı öğrendikten sonra da, halk değerlerinden yola çıkarak halkın eğitimcisi olmalıdır. Ancak bu ilkeye göre yaratılan sanat ve edebiyat ürünleri devrimci mücadelede, etkin olabilirler.
Böylece, Mao Zedong’un sanat görüşünü özetlemiş olduk. “Kültür Devrimi” olgusundan söz etmeden yazımızı bağlayışımız bazı okurlarımızı düşündürebilir. Yenan Sanat ve Edebiyat Forumu’ndan yıllarca sonra ortaya çıkan bu kavram, daha çok siyasi yönüyle ağırlık kazanmış bir kavramdır. Bildiğimiz kadarıyla, Mao’nun sanat görüşü en açık anlatımını Yenan Forumu konuşmalarında bulur. Mao, 1942’de ortaya koyduğu bu görüşlerine her zaman bağlı kalmıştır.
Halkın sanatçısı halkın savaşçısıdır ilkesini, bir elinde kleşi bir elinde bağlaması ile Dersim dağlarına taşıyan ve Kasım 2016’da Aliboğazı’nda ölümsüzleşen Halk Ordusu savaşçısı Yetiş Yalnız’ı saygı ile anarak yazımızı sonlandırıyoruz.
* Bu yazıdaki alıntılar “Mao Zedong -Seçme Eserler” adlı kitabının üçüncü cildinden yapılmıştır.