H.Merkezi:2 Eylül 1977 direnişinin 40. yılına girerken bu kapsamda gerçekleşen festival üçüncü gününde devam ediyor. 1 Mayıs Mahallesi’nde bir Partizan okurunun 2 Eylül’e dair kaleme aldığı yazıyı yayımlıyoruz.
2 Eylül, 40 yıllık direnişin mirasını omuzlamak ve geleceğe taşımanın mücadelesidir. 15’ncisi düzenlenecek olan 2 Eylül festivali geçmişin mirası geleceğin yaratıcısıdır. Bu miras Türkiye Devrim Hareketinin omuzlarında ve bilincinde daima yer edecektir. Eylül fırtınalarından çıkıp bedel ödemenin karşılığıdır. Festivali anlamak geleceği yaratmanın anahtarları olacaktır. Türkiye darbe ve faşizm gibi kavramların pratiksel karşılığıdır. Özellikle bu dönemlerde böyle festivaller düzenlemek büyük çaba ve emek ister.
Tüm yasaklamalara baskılara tehditleri göze alıp buna tüm benliğiyle sarılmak devrimci irade istemektedir. Popüler festivallerin yasaklandığı ülkemizde 40 yıllık direnişi ve festivali sahiplenmek devam etmek cüretin adıdır. Egemenlerin yoksul-emekçi mahallelere dönük kapsamlı saldırıları son süreçte hız kazanmış özellikle 1 Mayıs Mahallesi rantsal dönüşüme talana açılmıştır. Dişlerini gösteren ve salyalı ağızlarıyla mahallenin ortasında pusu kurmuşlardır. Bu rantsal dönüşüm saldırısındaki yöntemde eskisi gibi değildir. Egemenler bir bütün yaşadığımız mahalleye dönük saldırı ve talan politikalarını uygulamada tüm aygıtları devreye sokmakta bir beis görmemiştir. Tüm bunların yanında yeni kurulan işkence merkezi (kalekol) bu işin ne kadar zor olacağınıda göstermektedir. Uyuşturucu çeteleşme fuhuş ve yozlaşmanın binbir türlüsü hız kesmeden devam etmektedir. Sorunlar yumağı bir çığ gibi büyüyerek karşımıza çıkmaktadır. 15’ncisi düzenlenecek olan bu festival sorunlara çözüm olma özelliğini barındırmalıdır. Bu çözümün anahtarı Büyük Proleter Kültür Devrimi esas alınarak yapılmalıdır. Yüz Çiçek Açsın Bin Fikir Yarışsın mahalle özgülüne uyarlanarak yeniden yaratılmadır. Mahallede rantsal paylaşıma karşı halkın 2 Eylül 1977’de olduğu gibi kolektif ruhu kuşanarak yeni 1 Mayıs Mahallerini yaratmada birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Bu zor değildir. Bundan 40 yıl önce nasıl yapıldıysa bugün yenisi yeniden yaratılabilir. Uyuşturucu, çeteleşme ve yozlaşmanın yine bu kolektif bilinçle üzerine gidilmeli. Bu meselede yöntemimiz kirlenmiş bir bilinç yerine temiz bir bilinci eğitmekle olacaktır. Bizler bataklığı kurutalım derken, sistem sürekli olarak mahalleleri bu saldırılarla kuşatarak bu çürümüşlüğü diri tutmaya çalışmaktadır.
Geleneksel sistem karşıtlığı pratiksel çözümde eksik kalmaktadır. Sorunlarımız çok, bunun farkına vararak çözüm olanaklarını çokluğu da göz önünde tutulmalıdır. Mahalleyi belli bir plan dahilinde bölüp sorunları barça ama bütünsel ilişkisi kurularak çözülmelidir. Bu çözüme kitleler katılarak ilerlenmeli. Tüm bilgi, bilişim, sosyal medya araçları bilinçli şekilde kullanılarak yoğun kamuoyu yaratılarak halka gidilmelidir. Festivale hazırlanırken özellikle geleneksel metodların yeni yöntem ve araçlarda kullanılmalıdır. Bunun için mahalle belirli yaş grupları cinsel, sınıfsal özellikler belirleyip buna dönük projeler üretmek bizi ileriye taşıyacaktır. Bilgi, bilişim,mizah, inovasyon, sosyal medya başta olmak üzere toplum sağlığı, gençlik sorunları, işçilerin örgütlenme hakkı ve hak arama vb. adı altında halkın geniş katıldığı sempozyumlar düzenlenmedir. Bu projeleri 40 yıllık bir geçmişin temsilcileri olarak festival özgünlüğünde başlayarak geleceği yaratmaya başlamalıyız. Bu festival bunu başlangıcı olmalıdır. Bu gibi projeler toplumun tüm katmanlarında karşılık bulacaktır. Dün olduğu gibi yarını da yaratacak olan bizleriz. Yeter ki gerekli yerde gerekli zaman diliminde sistemli bir program dahilinde ele alıp halkımıza anlatalım. 1 Mayıs Mahallesi bunun en güzel örneğidir. 2 Eylül Festivali geçmişin yasını değil geleceğin mimarı olmalıdır.