H.Merkezi:TC’nin T.Kürdistanı’nda yürüttüğü imha, inkar, yıkım politikaları sonucu Cizre’deki üç ayrı bodrumda 150 kişi katledilmişti. Katliam ile ilgili yapılan suç duyurularına yeni takipsizlikler eklendi.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; Özgürlükçü Hukukçular Platformu’na (ÖHP) bağlı avukatların şu ana kadar yaptığı 34 ayrı suç duyurusuna Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi.
Savcılık, takipsizlik kararlarının tümünde yaşamını yitirenlerin “örgüt üyesi” olduğunu ileri sürerken, katliamları “olayda hukuka uygun sebepler mevcut” ve “meşru müdafaa temelinde hareket edildi” diyerek savundu.
“Delil bulunmadı” değil, aranmadı
Aileler adına takipsizlik kararlarına itiraz eden ÖHP’li avukatları, hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini vurguladı.
Aileler adına başvuruyu yapan Av. Nevroz Uysal, savcılığın gizli tanıklar dışında elinde herhangi bir delil bulunmadığını söylediğini ancak ölüm anının nasıl gerçekleştiğinin yazılmadığını, ses ve telsiz kayıtları ile zırhlı araç görüntülerinin dosyaya eklenmediğini, olay yerinde sağlıklı bir inceleme yapılmadığını ifade etti.
“Orantılı güç varsa neden bir kişi bile sağ yakalanmadı?”
Kararlarda yer alan “orantılı güç kullanımı” ifadesine de dikkat çeken Uysal şöyle konuştu:
Orada çıkan yangınlar güvenlik güçlerinin attığı toplar neticesinde mi oldu? Yoksa farklı durumlar mı var? Gözle görülen yangın neden söndürülmedi? Savcılık, bu yangınlar hakkında neden bir açıklama yapmadı?
Orantısız güç ile yargılamanın önüne geçilmiştir. Buradaki tüm insanların yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Oysa devletin yegane görevi vatandaşını korumaktır. “Örgüt üyesi” olsa dahi, devlet o kişiyi sağ yakalamaya çalışmalıdır. “Orantılı güç” ise neden bir insan bile yaralı yakalanmadı? Neden cenazelerde onlarca kurşun girişi var? Eğer orantılı güç kullanılmışsa bu kadar ölüm ve yıkım nasıl olur?
AİHM süreci sürüyor
Savcıların katliamlara kılıf uydurmakla görevlendirildiğini söyleyen Uysal, mağdur insanların tümünün şüpheli gibi gösterildiğini, üzerinde gizli tanık ifadesi dahi olmayanların sadece kentte olması sebebiyle “terörist” olarak nitelendirildiğini kaydetti.
Uysal, dosyaların AİHM’de türlerine göre ayrıldığını, Türkiye devletinin buna itiraz ettiğini, kendilerinin de bu itirazlara yanıt vermeye hazırlandıklarını aktardı.