Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) Merkez Komutanlığı yaptığı bir yazılı açıklama ile 27 Nisan 2017 tarihinde, Antakya sınırından Türkiye’ye geçerken Dar Azza adı verilen bölgede, Özge Bali (İdil Güler), Asiye Özlahlan (Zahide Rosa Suk), Cenk Kılagöz (Cömert Nazif Efe) ve Yusufbaş Akay (Cihan Efe) isimli 4 savaşçısının çetelerle savaşarak şehit düştüğünü açıkladı. BÖG Merkez Komutanlık açıklaması şöyle ;
“AKP-MHP faşizmi Şengal ve Qereçox’taki PKK mevzilerini vurduğunda iki birliğimiz Enternasyonal Özgürlük Taburu ile Rakka ve Tabka önlerinde savaşmaktaydı. Aynı gün, Birleşik Özgürlük Güçleri Ana Karargahında, Bostancı şehidimiz Orhan Yılmazkaya’nın anma törenini yaptığımız esnada 4 yoldaşımız İdlib’in kuzeyinde Antakya sınırına yakın Dar Azza denilen bölgede, faşist TC ordu güçleri ve beslemesi Nusra ve ÖSO çeteleriyle karşılaşıp, çatışarak şehit düştüler.
27 Nisan 2017 tarihinde Birleşik Özgürlük Güçleri’nin Özge Bali (İdil Güler), Asiye Özlahlan (Zahide Rosa Suk), Cenk Kılagöz (Cömert Nazif Efe) ve Yusufbaş Akay (Cihan Efe)’dan oluşan 4 kişilik Meryem Güler Müfrezesi, AKP-MHP faşist koalisyonuna karşı bir eylemi gerçekleştirmek için Türkiye sınırından geçerken faşist AKP’nin ordu birlikleriyle ve TC devletinin beslemeleri ÖSO ve Nusra çeteleri tarafından kuşatılmıştır. “Teslim olmayan bir feda kuşağının” izinden giden Dar Azza kahramanları çok uygunsuz koşullarda teslim olmayı asla akıllarından geçirmeden son kurşununa kadar cihatçı çetelerle çatışarak şehit düştüler. Bu çatışmada Nusra ve ÖSO katil sürülerinden birçok çete saf dışı edilmiş ve yaralanmıştır. En sona kalan savaşçımız Cömert tek başına çatışmaya devam etmiştir. Cephanesi biten kahraman gerillamız cihatçı çetelere teslim olmaktansa son kurşunu kendisine sıkmıştır.
Özgürlük Güçleri olarak, kayıplarımızın bilincindeyiz. Bir an bile hayale kapılmadık, kolay zafer peşinde koşmadık ve kayıp vermeden savaşılacağını ise hiç düşünmedik. Yüzlerce yıldır halklara kan kusturan sömürgeci faşist diktatörlüğe karşı mücadele yürütüyoruz. Sömürgeci devletle birlikte uluslararası emperyalist güçlerin denetimindeki cihatçı çetelerle savaşıyoruz. Faşist bir cihat mekanizmasına dönüşen TC devlet sistemi, AKP-MHP faşistlerinin elinde halklarımızın boğazına dayanmış keskin bir bıçak halindedir. Bu gerçeği tüm muhalif güçler görüyor ve söylüyor. Komünarlar söylemekle yetinmiyor; bıçaklara boynumuzu uzatmıyoruz, onlarla savaşıyoruz.
Faşist katiller açıkça “oluk oluk kan akıtacağız” diye meydan okuyor ve dediklerini fazlasıyla yapıyorlar. İlk defa kanımız akmıyor; 45 yıl önce Kızıldere’de “bitirdik, sonlarını getirdik” dediler. Orhan Yılmazkaya 2009 yılında Bostancı’da Kızıldere’nin son olmadığını gösterdi ve bir ışık yaktı. 2017 Nisan’ında Dar Azza kahramanları bu ışığı büyük bir meşaleye dönüştürmüştür. Kim ne düşünürse düşünsün. Onlar Türkiye’nin laik, demokrat, Alevi, işçi ve emekçilerinin, gençliğin, aydınların, kadınların geleceği için dövüştüler ve düştüler. Onlar, bugün milyonların ellerinde savaş bayrağı oldular.”