İzmir:Erkek arkadaşı tarafından öldürülen üniversite öğrencisi Zülal Tütüncü için İzmir Kadın Meclisleri tarafından dün akşam saat 18:00’da Bornova Küçükpark Meydan’da eylem yapıldı. Eyleme YDK aktivistleri de katıldı. “Yasta değil isyandayız, Zülal Tütüncü’yü unutmayacağız” şiarlı pankartla yapılan eyleme Tütüncü’nün arkadaşları da katılarak konuşmalar gerçekleştirdiler.
‘Susmayalım, korkmayalım, ayağa kalkalım’
Eylemde Zülal’in yakın arkadaşı söz alarak;
‘Bugün burada kadınların toprağı olmadığı bu vahşi ve acı gerçeği bir kez daha gözler önüne sermek için toplandık, bizim bir arkadaşımız daha vahşice öldürüldü. Sınıf arkadaşımız, dostumuz, güler yüzlümüz, mavişimiz, Zülalimiz vahşice bir cinayete kurban gitti. Bugün bizim sesimiz Zülal’in sesi, annelerimizin sesi, kız kardeşlerimizin sesi ebediyen susturulan kadınların sesi olacak. Erkeklerin kendinden emin olarak yaşadığı dünyada kadınların iki seçeneği kaldı konuşmak ya da öldürülmek. Biz artık susmayacağız. Biz artık şiddet gören, işkence çeken, öldürülen kadınlarımızın sesi olarak sokaklarda yankılanacağız. Artık sakin sularda yüzecek, çekinmeyecek, saklanmayacağız. Çocukların kafasına küçük yaşta işlenen cinsiyet ayrımcılığı, erkek üstünlüğü gibi kabul edilemez düşünceler bugün Zülal’in yarın başka bir kadın arkadaşımızın cinayetinin faillerini yaratıyor. Bu şiddet ve kadın cinayetleri toplumumuzda uzun süredir var olan ve arkası kesilmeyen bir insanlık suçunun kilit noktasıdır. Sürekli değişen toplumumuzda değişmeyen tek şey şiddet. Erkekler tarafından tehdit edilmeyi normalleştiriyoruz. Susuyoruz, rekabeti değil geri çekilmeyi, savaşmayı değil kaçmayı öğretiyoruz . Eğer bugün el ele verirsek, eğer bugün susmazsak, eğer bugün boyun eğmezsek, bu dünyada kendimize yer edinebiliriz. Kaybettiğimiz kadınların çığlıklarını sahipsiz, kanlarını yerde bırakmayalım. İhtiyacımız olan tek şey el ele vermek, ne kadar güçlü olduğumuzu görmenin tek yolu ayağa kalkmaktır ve bunun zamanı bugündür. SUSMAYALIM,KORKMAYALIM,AYAĞA KALKALIM!” dedi.
Devamında sözü Zülal Tütüncü’nün diğer bir arkadaşı alarak;
“Türkiye’de erkek egemenliğinin baskı ortamının toplumun her kesimini yönettiği bugünlerde, bu egemenlik yasalarca destekleniyor. Boşanma Komisyonu ile boşanmaların engellenmek istenmesi, zorla getirilen müftülük yasası ,çok eşliliğin ve çocuk evliliğinin önünün açılması, arabuluculuk yasasının oluşturulma hamleleri ile erkek egemenliği talazlandırılıyor. Bunların karşısında kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze verilen cezaların giderek düşürülmesi, indirimlerin uygulanması ile kadınların yaşamadığı, sokaklarda görülmediği, okumadığı, sustuğu bir ülke hedefleniyor. Türkiye’de her yıl 300’den fazla kadın erkeklerce katlediliyor. İki gün önce üniversite öğrencisi, kız kardeşimiz Zülal bıçaklanarak katledildi. Kız kardeşimizin öldürülmesinin sorumlusu yalnızca katili değildir bunun sorumlusu erkekliği metleyen iktidar söylemleri ,kadınları görülmez kılan yasaları önererek adaletin uygulayıcıları olan hukuki ve adli birimlerdir. Bizler kız kardeşimizin öldürülmesinden kaynaklı yasta değil isyandayız. Öfkemiz erkek egemenliğine ve erkek egemenliğinin tüm uygulayıcılarınadır. Kadın cinayetlerine karşı asla susmayacak ve sokaklarda olup sesimizi yükselteceğiz. Zülal’in çığlığı olup yükselecek ve katil cezasını alana kadar geri adım atmayacağız.” ifadelerini kullandı.
‘Yargı sistemi katilleri koruyor!’
Basın metninde Zülal Tütüncü gibi katledilen kadınların katillerinin aklanmaya çalışıldığının altını çizen kadınlar yargı sisteminin katilleri koruduğunu vurguladı. Basın metni şöyle:
“İnsan öldürmenin bedeli nedir bilmiyoruz. Bugüne dek adaletin tecelli ettiği bir olaya tanık olmadık. Biz bugün insan kalabilmenin bedelinden bahsedeceğiz. Sınıf arkadaşımız, dostumuz, güler yüzlü Zülalimiz vahşice bir cinayete kurban gitti. Bugün burada duyacağımız ses yıllar önce atılan bir çığlık. İnsan olmanın çığlığı, bizim çığlığımız, Zülalimizin çığlığı, Ekonomi Üniversitesi öğrencisiyken boşandığı tarafından öldürülen, Üsküdar Üniversitesi Özgecan Aslan’ın çığlığıdır bu. Duydunuz mu ? Bu çığlığı bastırmak için nasıl da ellerinden gelenleri yapıyorlar. Medyası, basını kadın katillerini aklamaya çalışıyor. Yargısı, haksız tahrik indirimleriyle komik cezalar veriyor. İktidarı kadına yönelik aşağılamanın bin bir türlüsünü yaparak katilleri, tacizcileri, tecavüzcüleri cesaretlendiriyor. Ama bakın işte bu çığlık hala Zülal’in okulunda fakültesinin bahçesinde, sokaklarda yankılanmaya devam edecek, bugün bu duvarlara çarpan sesimiz yarın bir çığ gibi büyüyecek biliyoruz. Bu çığlığın altında kalacak kadın katilleri. İnsan öldürmenin bedeli nedir bilmiyoruz ama her birimiz yüreklerimizde bir sızı ile uyanıyoruz. Kaç zamandır, kaç gecedir Zülal rüyalarımızda. Bunca vahşetin, barbarlığın içinde, insan kalan yanımızın bedelini ödüyoruz. Kadınların köle olarak alınıp satıldığı bu çağın vahşetine en iyi yanıtı insan kalabilmenin vereceğini de biliyoruz. Televizyonlarda kadın gülmeyecek, hamile kadın sokakta dolaşmayacak, başörtüsüz kadın ya kiralıktır ya satılık, kadına eşya kadar dahi değer görmeyenlerin yarattığı bu zulüm her gün üç kadını öldürmeye devam ediyor. Zülal’in ölüm haberini dahi kadın cinayetini meşrulaştırma çabasıyla arkadaşımızı kötüleyerek gösteren medya her gün başka bir katili aklamaya girişiyor. Her gün birimiz Özgecan oluyoruz, her gün birimiz Zülal oluyoruz ama biz her gün isyanda olacağız. Zülal’in düşlerindeki maviyi yaşatacağız. Onu yaşatmaya işte bu sokaklardan başlatacağız. Dört mevsime tanıklık eden bu bahçenin bu sokakların adını Zülal koyacağız. Canımız, arkadaşımız yine gözlerini yukarıya çevirdiğinde maviyi göreceğiz. Görecek, göreceğiz ve hatırlayacağız aynı gökyüzü altında olduğumuzu. Aynı vadiyi düşleyip aynı hayallerin peşinden koştuğumuzu göreceğiz bir ya da hep birlikte yürümenin güzelliğini. Göreceğiz birlik olduğumuzda bir kadının daha öldürülmesinin nasıl önüne geçtiğimizi. Görecek ve güçleneceğiz. Bize kadın olduğumuz için bedel ödetmeye çalışan herkesten hesap soracak bu hesabı vicdanlarımızdan başka bir yere bırakmayacağız. Bir eksildik Zülalle, dostumuzu kaybetmenin bir kadını daha kaybetmek nedir bilmiyoruz. Zülal’i kadın cinayetlerine karşı çektiğimiz isyan bayrağının köşesine ekliyoruz. Ortadoğuyu kan gölüne çeviren çetelerden aldığı barbarlıkla arkadaşımızın boğazını kesen ve ardından teslim olan ifadesinde de ‘erkekliğime laf etti’ diyerek sözde kendini savunan, tahrik indirimi almaya çalışan Yaşar Üniversitesi öğrencisi Günhan Öztürk bir katildir. Bu katilin okuluyla hala ilişiği kesilmemiştir. Yaşar Üniversitesi ve Yaşar Eğitim Kültür Vakfı’na çağrımızdır bu katille ilişiğiniz derhal kesilmelidir. Hafifletici olarak sunduğu bahanelerin hiç birisi bir kadın yaşamı edemez, bu suça ortak olmayın.
Zülalimiz gibi hayata sımsıkı bağlı, insanı ve yaşamayı seven ve hatta tüm canlıların yaşamasını kutsal sayan, bu kirliliğin içinde insan kalabilmeyi başarmış kimsenin bunun bedelinin yaşamıyla ödememesi gerektiği inancındayız. Biz size insan kalmanın bedelini anlatacağız çünkü bizlere ders çıkaran, hepimizin öfkesini ortak bir çığlığa dönüştüren budur. Artık bir arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz kalmadı, sürekli olarak kadınlara yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün önünün açılmasına karşı artık biz varız, kadınlar var, buradan bir kez daha söylüyoruz daha fazla ölmek istemiyoruz bu yüzden artık Zülal son olsun.” diyerek sözlerini sonlandıran hadınlar hep bir ağızdan “Jin Jiyan Azadi” “Yasta değil isyandayız, Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganlarını haykırarak eylemlerini sonlandırdılar.