Faşist diktatörlük işçi sınıfına, emekçilere ve Kürt ulusuna karşı topyekün mücadele seferberliğini sürdürmektedir. Topyekün savaş durumu sadece egemenlik kurduğu sınırlar içinde kalmamaktadır. Kürdistan’ın her parçasında Kürt ulusal kazanımları, Kürt Ulusal Hareketi, askeri-politik kuşatma altındadır. Irak Kürdistanı ve Suriye Kürdistanı’nda fiili işgal ve gerilla güçlerine yönelik imha savaşı yoğunlaşmış şekilde sürmektedir. Bu saldırganlıkta gerilla savaşı özel bir yer kaplamaktadır. Faşizm, Kürt Ulusal Mücadelesi’nin dinamosu gerilla güçlerine karşı her cephede imha hedefli bir askeri-politik strateji izlemektedir. Bu eksende NATO’nun mutlak ve güçlü politik-askeri desteği yanında, emperyalistler arası çelişkiden faydalanarak daha güçlü bağımlılık ilişkilerini pekiştiren yaklaşımla Kürt Ulusal Mücadelesi’ne saldırı alanı açmaktan geri durmamaktadır. Sadece bu değildir. Barzani önderliğinde KDP’nin güçlü iş birliği ve etkin desteği de faşizmin yanındadır. Geniş bir ittifak ile Kürt Ulusal Mücadelesi imha edilmeye çalışılmaktadır.
Irak Kürdistanı’nda Zap, Avaşin ve Metina’da gerilla alanlarına yönelik başlattığı saldırılarda ilerleme kaydedemeyen ve gerillanın güçlü direnişiyle karşılaşan faşizm, çareyi kimyasal silah kullanmakta buldu. Faşizmin, NATO destekli en ileri teknolojik silahlarla yürüttüğü savaşta yaşadığı tıkanmayı “Kimyasal Silah” ile aşmaya çalıştığını görüyoruz. Gerilla karşısında ilerleyemeyen NATO’nun ikinci büyük ordusu, çaresizlik içinde olduğunu böylece göstermiş oldu.
Faşist diktatörlük, Kürt Ulusal Mücadelesi’ne yönelik imha savaşında her türlü politik ve askeri yola baş vurmaktadır. Faşizmin Kimyasal Silah kullanmasındaki pervasızlıkta, hiç kuşkusuz emperyalistler arası mücadelede “Nükleer Silah Kullanımına” dair tehditlerin, bu politik zeminin cesaretlendirici etkisi vardır. Fakat faşist diktatörlük unutulmamalıdır ki gerillaya karşı yürüttüğü savaşta kendi yasalarını, bağlı olduğu uluslararası kuralları çiğnemede sistematik bir çizgiye sahiptir. Emperyalist sistemin ve onun uşaklarının ezilen halklara ve uluslara karşı savaşımında bu durum bir kaidedir. Faşist diktatörlük için söz konusu gerilla mücadelesi olduğunda ise bu tutum, temel dayanağıdır. Elindeki tüm askeri donanımı, politik aygıtları, ideolojik argümanları, psikolojik savaş gereçlerini kullanmaktan geri durmaz.
Zap, Avaşin ve Metina’da 6 aydır sürdürdüğü imha savaşında da aynı yolu seçmekten çekinmemiştir. En hızlı ve en etkili şekilde gerillayı imhaya odaklanan bir haksız savaş konumlanışındadır. 17 gerilla bu şekilde barbarca katledilmiştir.
Faşizmin Kürt Ulusal Mücadelesi’ne yönelik kendi sınırları içinde ve dışında yürüttüğü saldırılara karşı açık, net ve kararlı bir mücadele hattı kurulmalıdır. Faşizmin bu yönelimi, özel olarak teşhir edilmeli, Kimyasal Silah kullanımına varan gözü dönmüşlüğü, tüm alanlarda meydanlara çıkılarak protesto edilmelidir. Tüm alanlarda elimizdeki tüm olanaklarla, araçlarla, yöntemlerle faşist diktatörlük hedefe konulmalı, saldırılar en geniş kesime teşhir edilmelidir.
Tüm Avrupa kamuoyunu, tüm faaliyetçilerimizi, tüm kurumlarımızı bu eksende yoğunlaşmaya, sokağa ve eyleme geçmeye çağırıyoruz. Faşizmin saldırılarına karşı ortak duruş, güçlü kitle hareketi ve yaygın şekilde güç ve olanaklarımızı harekete geçirerek mücadele konumlanışı alalım. Gerçekleşen eylemlere aktif katılalım, alanlardaki tüm ilerici-devrimci-demokrat güçlerle ortak, kitlesel ve yaygın eylemler örgütleyelim.
AVRUPA PARTİZAN
21 EKİM 2022