TARİHTEN GELİYOR GELECEĞE YÜRÜYORUZ!
Katledilişinin 45. Yılında Komünist Önder İBRAHİM KAYPAKKAYA’yı Anıyoruz!
İBRAHİM KAYPAKKAYA BİR ALEV TOPUDUR HALKIN TUTUŞTURACAĞI YANGIN İÇİN!
İbrahim Kaypakkaya tarih ve toplum bilimi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’in Türkiye ve T.Kürdistanı’nda en berrak şekilde kavranışıdır. O enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını bu kavrayışı ile Türkiye topraklarında 1972’de dikmiştir. Onun diktiği bu bayrak Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden Türkiye Halkının Komünist bir perspektifle geleceği kazanması mücadelesinde rehber olmaya devam ediyor. Kaypakkaya düşmanın işkencelerine karşı gösterdiği dirençle, tüm teorik-politik-ideolojik yanılsamalara vurduğu neşterle adeta bir korkusuzluk sembolü olmuştur.
Haklı olan, meşru olan korkusuzluğu bilince çıkarandır. O, Prometheus’un ateşi çalan korkusuzluğunu benimsemiş, Demirci Kawa’nın zalime inen gürzünü kullanmış, Spartaküs’ün isyancı cesaretini kuşanmış, Şeyh Bedreddin’in eşitlik düşünü paylaşmış, Marks’ın Komünist hamlesine sarılmış, Mao’nun ve Büyük Proleter Kültür Devriminin korkusuzluk iksirini içmiştir. O yüreğimize düşürdüğü devrim ateşi kadar, korkunun yersizliğini de öğreten bir önder olmayı başarmıştır.
Kaypakkaya bu korkusuzluk zırhını, belirlenmiş tüm tabulara, doğru olarak görülen tüm yanlışlara, hatalı olan tüm fikirlere savaşım açarak kuşandı.
O, parmak ucuna basarak yürümeye çalışmak gibi Kemalizme ilericilik biçilerek devrimci-komünist yürüyüşün gerçekleşemeyeceğini kavradı.
O, bütün gücüyle Komünistleri ilerici diğer Siyasal ve sınıfsal hareketlerden farksız kılmaya çalışan sınıf uzlaşmacılığına karşı en zor savaşıma tutuşarak, devrimin en temel sorunlarına proletaryanın sınıf çıkarlarından bakarak çözüm üretmeye çalıştı.
O, devrimci teorinin Revizyonizmin hapishanesinde yaşadığı tutsaklığa kesin ve geri dönülmez şekilde son verdi ve onu özgürleştirdi.
O, gerçekliğin belirsiz, kavranamaz ve istikrarsız olarak sunulmasının, onun var olmadığı anlamına gelmeyeceğini bilerek, Kürt ulusunun varlığını ve tam hak eşitliğine sahip olması gerektiğini, kendi devletini kurma hakkı olduğunu kesin ve net yasalarla ortaya koydu.
O, milli baskının sadece Kürt ulusuna yapılmadığını, ezilen çeşitli milliyetlere de uygulandığını ve Türk devletinin tarihinde mazlum birçok ulusun birçok defa soykırıma maruz kaldığını kesin bir şekilde gerçeğe sadakat ilkesi ile ortaya koydu.
Ve evet O, “Geçmiş denilen şeyin, gelecekten arındırıldığı anda, bir yığın önemsiz ayrıntı haline geleceğini” bilerek, Türk-Kürt ulusu ve çeşitli milliyetlerden Türkiye halkına bir gelecek ve özgürlük mücadele programı çıkardı.
Kaypakkaya önderleşmenin, “ihtilalci komünizmin”, mazlum ve ezilenden yana hesapsız kaygısız taraf olmanın, sosyal-şovenizmin tam ve kesin panzehirini oluşturmanın manifestosunu yazmayı başardı.
O, proletaryanın ve ezilen halk yığınlarının devrim ve komünizm davasına olan hasretini teorik tutumuyla, pratik duruşuyla vuslata çevirdi.
Kaypakkaya Halkta tutuşturmak istediğini, kendinde bir alev topuna çevirmiştir. O alev topu halkın evlatlarının can bedeli mücadelesi ile, Karadeniz’den, Munzur’a Vartinik’ten Aliboğazı’na verilen yüzlerce şehitle halkın ruhunda tutuşturduğu yangın olmuştur.
Bu vesileyle katledilişinin 45. Yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı andığımız gecelerimize tüm devrimci, ilerici ve yurtseverleri katılmaya çağırıyoruz.
Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!
İbrahim Kaypakkaya Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor!
PARTİZAN