Faşizmin OHAL ilanıyla birlikte başta Kürt ulusu olmak üzere işçi-emekçilere toplumun tüm muhalif kesimlerine yönelik saldırıları devam ediyor. OHAL uygulamaları kapsamında KHK’ler ile binlerce insan işinden edildi, işçi grevleri yasaklandı yüzlerce dernek ve kurum kapatıldı, T.Kürdistanı’nda hemen tüm il ve ilçe belediyelerine kayyum atanarak, halkın kendi “iradesi” ile belirlediği seçilmişleri tutuklandı.
Kayyumlar adeta birer sömürge valisi gibi hareket ederek yürüttükleri kimliksizleştirme ve asimilasyon politikalarıyla bölgede kültürel ve tarihsel tüm değerleri yok etmeye girişmiştir. Bölgede kayyumlar Kürt tarihi ve kültüründe yer edinmiş kişilere ait anıt/heykel gibi yapıları yıkarak yerine “Türk-İslam motifleri” ağırlıklı yapılar inşa etmiştir. Kayyumlar, halka şoven ve milli duyguları empoze etmeye çalışmış, Kürt ulusuna ve azınlıklara yönelik asimilasyon politikaları artarak sürdürmüştür. Bu durum kendisinden olmayana duyduğu tarihsel düşmanlığın teşhiri olmakla birlikte kimliksizleştirmenin de önünü açmıştır. Dersim coğrafyası ve halkı da tarihten bu yana koruduğu isyancı geçmişi, boyun eğmeyen ve diz çökmeyen yapısı ile her dönem devletin asimilasyon, imha, inkar politikalarının ve saldırılarının odak noktalarından biri olmuştur.
DERSİM’İN DOĞASINA, KÜLTÜRÜNE VE İSYANCI GELENEĞİNE SAHİP ÇIKALIM
Egemenlerin daha fazla kâr hırsıyla doğaya ve yaşam alanlarına dönük katmerli saldırıları sürüyor. Maden ocakları, termik santraller, HES’ler, nükleer santral projeleri ile bölge ayırt etmeksizin ülkenin dört bir yanında çevreye, doğaya ve bir bütün yaşam alanlarına dönük rant ve talan politikası devreye sokulmuş, bu projelerle yandaş sermaye palazlandırılmıştır.
Dersim coğrafyası ve doğası yıllardır barajlarla, HES’lerle, orman yakmalarla boğuşurken hukuki anlamda kazanımlar elde etmeye devam ediyor. Son olarak Danıştay kararıyla Munzur Vadisi üzerinde yapılacak olan baraj ve HES’lere ÇED raporlarını iptal etti.
Doğaya dönük saldırıların yanı sıra askeri operasyon gerekçesiyle Dersim’de 30’a yakın bölge 2 yıldır “özel güvenlik bölgesi” ilan edilerek, insansızlaştırılmak istenmektedir. Bu politikayla hedeflenen coğrafyayı ve insanları köklerinden koparmak, göç ettirmek ve sahip olunan isyan ruhunu yok etmektir.
DERSİM HALKININ İSYAN ÇIĞLIĞINI BÜYÜTELİM!
Özellikle Dersim’in abluka ve yasaklarla insansızlaştırılmaya, tarihinden ve kültüründen koparılmaya çalışıldığı bir süreçte ortaya çıkan 1. Munzur Kültür ve Doğa Festivali ambargolarla, köy boşaltmalarla, doğanın talanı ve rantına karşı Dersim halkının isyan çığlığı olmuştur. 18 yıldır düzenlenen bu festival geçtiğimiz yıl kayyum tarafından yasaklanmış ve kayyum tarafından “alternatif” festival örgütlenmeye çalışılmıştır.
Tüm yasaklara, her türden saldırı politikalarına karşı devrimci, demokrat, ilerici güçler 18. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin 26-29 Temmuz tarihlerinde gerçekleşeceğini duyurmuştur. On yıllardır saldırılara karşı diz çökmeyen Dersim halkının, doğasına ve kültürüne sahip çıktığını haykıracağı 18. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde buluşalım!
Dersim’de barajlara HES’lere geçit vermeyeceğiz!
Festival ê ma wo, marê mano!
Festival halkındır halkın kalacak!
PARTİZAN
Temmuz 2018