Dersim: 17.’si düzenlenecek olan Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin yasaklanması 16 Temmuz saat 13.00’te KESK Dersim Şubesi’nde yapılan basın toplantısı ile protesto edildi. Festival tertip komitesinin düzenlediği basın açıklamasında, kayyum geleneğinin tekrarlandığına dikkat çekildi.
Tertip Komite’si adına Ali Rıza Bilir’in okuduğu basın açıklamasında, “güvenlik” gerekçesi ile festivalin yasaklandığına, fakat esas kaygının halkın festivaline kayyum getirildiğine vurgu yapıldı.
Festivali güvenlik gerekçesi ile yasaklayan devlet aynı gün sokaklara milyonları çağırmıştır!
Dersim halkının festivaline sahip çıkacağını belirten Bilir açıklamanın devamında şunlara dikkat çekti: “Festival halkındır halkın kalacak. OHAL ve Barajlara hayır içeriğiyle Dersim ve Dersim dışında örgütlü bulunan tüm demokratik kurum ve kuruluşlar tarafından planlanan ve programı kamuoyuna sunulan Munzur Doğa ve Kültür Festivali’mizin 17.sini gerçekleştirme arifesindeyken, festivalimiz Tunceli valiliği tarafından yasaklanmıştır. Bu vesileyle kayyum geleneği kendini tekrarlamıştır.
Tunceli valiliğinin 17. Munzur Doğa ve Kültür Festivali’ni yasaklamaya karar verdiği gün olan 15 Temmuz, devletin, ülke çapında vatandaşları sokaklara, meydanlara ve köprü geçişlerine çağırdığı günle aynı gündür: Bu çelişki aklı ve ahlakı olan herkesin aklında kalmalıdır. Festivalimizin yasaklanmasıyla aynı gün devlet, ülkenin her tarafında vatandaşı sokaklara çağırmış, iletişimden haberleşmeye, yiyecekten içeceğe kadar her şeyi hepimizin verdiği vergilerden oluşan bütçeden karşılamıştır. Kendisinin düzenlediği açık alan etkinliklerin de bu kitlelerin güvenliğini alabilen devlet, dersim halkının 16 yıldır tekrarlanan ve tek bir insanın burnunun kanamadığı, barışçıl ve her tür mali giderini gönüllülük esasına dayanarak demokratik kurumlar üzerinden karşıladığı şenliği güvenlik gerekçesiyle yasaklamıştır. Ama dersim halkı 15 yıldır önüne geleni “aldattığı’’ bir iktidarın kendisini aldatan olmasını kabul edemeyecek düzeyde farkındalık içindedir.
Devletin marifetiyle ülkenin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Dersimli’nin çevresine, kültürüne ve bir araya gelme isteğine kıyım geleneğiyle yaklaşmaya devam ediyor. Kültür ve Doğa Festivalimizin yasaklanması OHAL e dayandırılarak “yasallığa” bulandırılsa da, Anayasanın 15. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesi hükümlerine göre OHAL’de dahi temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamaların orantılı ve ölçülü olması gerekmektedir. Bu yasağın OHAL’in ilan gerekçesi ve çelişkisini, yasa dışılığını dersim halkının dikkatinden kaçırmayı başaramamıştır. Mülki amirlik yetkisi, hiç kimseye yönettiği halkın insani taleplerini görmeme hakkını vermez. İnsan haklarıyla insandır. Her halk gibi dersim halkı da tarihi, dili, kültürü ve inanç değerleriyle özgünlüğünü bulan bir halk olarak paylaşma, kucaklaşma, sevinme ve mutlu olma hakkına sahiptir. Devletin ve onun yöneticilerinin sorumluluğu ise yaşamın bu koşullarını oluşturma ve güven altına almaktır. Ne var ki Tunceli Valiliği, festivali organize eden kurum ve kuruluşları muhatap almayıp yok sayarak Dersimlinin bu en temel haklarını yasaklayarak, Dersim halkının seyahat hakkını, inançlarının gereğini yerine getirirken yaşadığı sevinci katletmiştir. Böylece, dersim halkının ülke ve dünyaca bilinen dervişane sabrına, alçakgönüllülüğüne ve saygısına saygısızlıkla cevap vermeyi yeğlemiştir. Dersim halk 40 yıldır sıkıyönetim ve OHAL cenderesinde nefessiz bırakılmaya yeter derken bunu bile insan olan ve insanı anlayan herkesin anlayacağı sanat tadında bir dil ve üslup olan festivalle yapıyorsa, bundan duyulan korkunun sebebini anlatması gereken de yasak koyanlardır.
Bu zulmü tanımıyoruz!
“Köyleri yakılmış, yerinden yurdundan edilmiş yasak, sürgün ve tehditle dersim dışında yaşamaya zorlanmış on binlerce insanı ve doğaseveriyle buluşmayı festivallerle ve şenliklerle yapan bu halka destek vermeyen bir devletin yurt ziyaretine getirmiş olduğu bu yasağı kabul etmiyor, kınıyoruz ve geri alınmasını bekliyoruz. Geleneksel ve uluslararası bir kimlik kazanmış festivalimizin on altı yıllık tecrübe ve pratiği karşısına yasağın “y” sini alamayacak ölçüde insani, barışçıl ve çevreci bir etkinliktir. Bu festival gerekçesiyle her yıl Türkiye’nin ve Avrupa’nın her yerinden dersime akarak yaşamı renklendiren ve burada yaşayanlara nefes aldıran on binlerce Dersimli kimisi acısına, kimisi anısına, kimisi ölüsüne, kimisi dirisine, gelirken, bu toplaşmayla ilimizin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel değerlerine de önemli katkı sağlamaktadır. Ölüsünün mezarına su dökmek, kutsal bildiği mekânlarda birer mum yakmak; anne babanın evladına, evladın anne baba ve yakınlarına duyduğu özlem ve hasreti gidermek için yılda bir kez yapılan doğa ve kültür festivalini sabırsızlıkla beklemek, işte festivalin Dersimli’nin yaşamındaki anlamı budur ve bu buluşmaya getirilen yasak tamı tamına zülümdür. Zulmü reddediyoruz.”