Olmadı be Cemo;
Daha erkendi ölüm. Biliyorum,” ölüm ne zaman gelirse gelsin”, biz hep “erkendi” diyeceğiz. Kabullenilmesi hep zor oluyor. Ama kabulleneceğiz. Hem de çok zor olmasına rağmen. Savaş içerisindeyiz. Savaş, içerisinde ölümü de barındıran bir olgudur. Ki ölüm öyle ya da böyle herhangi br biçimde karşılaşacağımız bir şey olsa da…
Şehadetinizin ardından günler geçti Cemo; gün geçtikçe boşluğun/boşluğunuz daha da ağır geliyor. Günlerdir dilimde en sevdiğin parçalardan birinin sözleri takılı; “Ecel gelince bu cana / baş ağrısı bahane/ mezar taşıma yazılsın / bu gün bana yarın sana…” evet Cemo, ecel 24 Kasım’da bize uğradı. Canımızdan can, kanımızdan kan aktı. Ama bu, bu güne aittir Cemo. Bunun bir de yarını var. Bu gün ağrıyan can, yarın can yakmasını da öğrendi be Cemo. Partimiz bu günlere böyle geldi. Yarınlara da böyle taşınacak
Gerillaya geldiğinde üzerine titrediğimiz/sakındığımız, on yedi yaşında gencecik bir canımızdın. Gelecek senin diye geleceğe hazırlanandın. Tabiri caizse gerillada büyüyen, gelişendin. Yaşamın çelişkilerle doluydu. Ama genel olarak çelişkilerini bir türlü öğrenme fırsatımız olmadı. Çünkü sen gerillanın sessiz emektarıydın. Bildiğimiz tek şey aşağıda tutunacak bir dalın yoktu. Ama burada da tıkanmıştın. Ta ki geçen yıla kadar. Kalma-gitme tartışması yürüttüğün çok oldu Cemo. Ama bizimle değil, hep kendinle yürüttün. Ve nihayetinde “Artık geri dönüş yok. Zaten gidecek yerimde yok. Galiba ben buraya aidim” dediğinin üzerinden bir yıl geçti. Bu çelişkili halinle senden duyduğumuz tek şey bu değerlendirme oldu.
Yaşam çelişkilerin çözümüyle ilerler-gelişir. Sende kendi iç çelişkilerini çözdükçe ilerledin-geliştin. Sen bu iç mücadelenle ”düştüğü yerde derman kendisinde “ olanlardan oldun. Ama tek başına değil. Yanı başında hep yoldaşların vardı. Hep mücadele vardı. Hep halk vardı. Hep parti vardı. Sen bunlara tutunarak, çelişkilerin seni geriletmesini alt ettin. Çünkü sen, “galiba” değil, “gerçekten “ buraya aittin. Ve burası senin hayatındı.
- “Cemo, gitmeye karar vermişsin.”
- “ …..” (yanıt yok)
- ““ne oldu, niye yapamıyorsun?”
- “……” (yanıt yok.)
- “bir şey söyle, bir değerlendirme yapalım. Yardımcı olalım.”
- “……” (yanıt yok.)
Hep böyleydi be Cemo. Çelişki yaşadığında nedenini bir türlü senin ağzından, senin kelimelerinden öğrenemedik. Ama biliyor musun Cemo? Biz seni tanıyorduk. Ne yaşadığını, ne hissettiğini, hangi çelişkilerinle çatıştığını aslında hep biliyorduk. Çünkü sen ne kadar sessiz olsan da, yanımızda büyüdün. Bazen anlaşmak için konuşmaya gerek olmuyor. Konuşmadan da anlamak ve anlaşılmak yoldaşlığa özgü. Çünkü yoldaşlık pratiğin paylaşımıdır. Ve en iyi öğretmen pratiğin kendisidir. Biz seni pratiğinle tanıdık Cemo. Bir görevi omuzladığında “arkasından bakmadığımız, acaba demediğimiz” oldun.
Seni özlüyorum be Cemo. Hem de çok. Bir yoldaş söylemişti; “özlemek güzel bir duygu, ama uzun sürünce acı veriyor.” Şimdi bu özlemin sonsuz olduğunu bilmek daha da acı Cemo. Bir yandan da kızıyorum sana. Mücadeleye katabileceğin, besleyebileceğin, büyütebileceğin ama aynı zamanda gelişip, güçlenebileceğin, çelikleşebileceğin son üç yılı çelişkilerinle yaşadın. Üç yıl örgütsüz geçti senin için. Gitmedin yine de. Direndin, tutundun ve yenilendin. Biliyorduk Cemo… Gitmeyeceğini, gidemeyeceğini çok iyi biliyorduk. Onun için yenilenme kararına şaşırmadık. Ama çok sevindik.
Örgütsüz geçirdiğin üç yıl. Yine de bir öğretmen oldu bu süreç. Örgütsüzdün ama örgütlü gibiydin. Örgütün ihtiyaç duyduğu bir anda, her hangi bir görevi omuzlayanlardandın yine de. Bazen örgütlü yoldaşların dahi ”off…” dediği, “angarya” olarak görülen işlerde öndeydin. Üç yıl, bir gün bile “aman” etmeden, gerilla birliğinin bütün terzi işleri senin elinden çıktı. Kimi zaman depolarımızın “ayı” nöbetini tuttun., kimi zaman “kamp yapımı”,”depo kazımı”nda oldun. Seni “durumuna” rağmen geri adım atarken pek fazla görmedim. Elbette daraldığın, sıkıldığın zaman oldu. Ama emek harcanan oldun, emek harcayan oldun. Hele bir de mevzu bahis askeri eylemler olunca.
Şahadetinizden iki ay öncesine gidiyorum. 5 Ekim. Düşman Bozan ormanlarına kadar gelip pusu kurmuş. Haberi alınca hızlı bir şekilde hazırlanıp Bozan’a çıktık. Bixi sendeydi. Önde olmak istediğini biliyordum. Ama itirazsız bir şekilde savunma grubun içinde yer aldın. Saldırıya başladığımızda, düşmanda bir süre sonra karşılık vermişti. Kısa bir süre sonra hemen arkamızdan kullandığın bixinin sesini aldık. Düşman susmuştu. Konuşan sen ve elindeki bixi idi. Sırtımızı sana/size yaslamıştık. Rahattık. Arkamızda yoldaşlık vardı. Şimdi düşünüyorum da aynı duyguyu geçen yıl sen anlatmıştın. Amutka – Kale eylemi olduğunda, bu kez yerlerimiz değişikti. Biz savunmada, siz saldırı grubundaydınız. Sen ilk roketi düşman mevzilerine gönderdikten sonra düşmanın karşılık verdiği anı; “savunma grubunun silahları çalıştığında, insanın arkasında yoldaşlarının olduğunu hissetmesi, çok güven veriyor.” diye anlatmıştın.
Zorlanıyorum be Cemo, seni anlatırken çok zorlanıyorum. Ama yazmak zorundayım. Ve yazacağımda… Seni anlatacak o kadar çok şey var ki heybemde… Gerillanın sessiz emektarına dair çok şey… Sen sessiz-sedasız, pratiğinle anlattın kendini. Bizde öyle anladık. Şimdi biz seni yazarak-anlatarak aktaracağız geleceğe… Bu sadece bir girişti.
Olmadı be Cemo. Giden yalnızca sen olmadın. Beklentilerimiz-hedeflerimiz-geleceğimiz de gitti. Çelişkilerinden arındığında çabuk yenileneceğini, gelişeceğini biliyorduk. Öyle de oldu. Hızlı bir şekilde yenilenmeye başladın. Hem politik, hem de askeri olarak gelişime-değişime yöneldin. Son DBK toplantısında seninle ilgili “birim komutanlığına” hazırlık kararı alınmıştı. Süreç tamamlanamadı Cemo. Yarım kaldı. Birçok şey gibi… Ve daha yarım kalacak o kadar çok şey olacak ki. Bunların içersinde biri hariç… O da uğruna canınızı /kanınızı verdiğiniz kavga-mücadele. Tamamlayacağız bu düşünüzü. İşte o zaman senin için-sizin için en güzel sözlerimizi sarf edeceğiz. Eylem dediğinde senin için akan sular dururdu Cemo. Bunu biliyorum. Bu nedenle düşmana sıkacağım ilk mermi senin için olacak Cemo, senin adına… Sana söz olsun. Ve söz olsun ki unutmayacak/unutturmayacağız sizleri. İntikamınızı alacağız.
Dersim’den bir yoldaşı