Katledilişinin 48. yılında ülkenin birçok yerinde Kaypakkaya anmaları yapılırken devletin İbrahim Kaypakkaya korkusu büyüyerek devam ediyor. İbrahim yoldaş komünist çizgisiyle faşist devletin her zaman kâbusu olmuştur. Onun fikirleri halkın biriken öfkesinde karşılığını bulurken İbrahim Kaypakkaya’nın anılması ülkenin dört bir yanında yasaklanmaya devam ediyor. Bu durum ne bugüne özgüdür ne de geçicidir. Hâkim sınıfların Kaypakkaya korkusunun nesnel zemini açık ve nettir. Mızrak çuvala sığmamaktadır.
48 yıldır Kaypakkaya anmalarına katılan, onun ismini anan, mücadelesini sürdüren, fikirlerini savunan insanlara yönelik saldırılar hep olmuştur. Kaypakkaya’nın yazıları ve Kaypakkaya’yla ilgili kitaplar defalarca yasaklanmış ve toplatılmıştır. Bugün de bu saldırılar azgınca sürmektedir. Tüm bu süreç boyunca binlerce insana soruşturma açılmış yine binlerce insan gözaltına alınmıştır, yüzlerce insan tutuklanmış, işkencelerden geçirilmiştir. Ancak hiçbir saldırı Kaypakkaya yoldaşın anılmasına engel olamamış, fikirlerinin bin bir mücadele ile bugüne taşınmasının önüne geçememiştir. Bundan sonra da bu durum değişmeyecektir. Devrimci, demokrat, yurtsever güçler başta olmak üzere halkın zulme karşı direndiği her yerde Kaypakkaya var olmaya devam edecektir.
Kamuoyuna da yansıdığı üzere İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü olan 18 Mayıs’ın ertesi gün yani 19 Mayıs günü İstanbul’da birçok ev baskını yapılarak 7 arkadaşımız sabaha karşı evlerinden gözaltına alınmıştır. Burjuva medyaya polis tarafından servis edilen bilgilerle “hücre evi”, “eylem timi” denilerek algı oluşturma politikası yürütülmüştür. Uydurma söylemlere eklenen, gerçekliği olmayan haberlerle arkadaşlarımız hedef haline getirilmiş, algı operasyonu sürdürülmüştür. 68 yaşındaki tutsak yakını İsmail Tepeli için “firari” denilerek haber yaptırılmış, Erzincan’daki evinden bir gün sonra gözaltına alınmıştır. Devlet ve polisi önce “suç” uydurma, sonra bu “suça” insan bulma ve nihayetinde “suça” delil uydurma gayretiyle hareket etmektedir. Bu sürecin her aşamasında hukuksuzluğun ilke olduğu gerçeklik adım adım ilerlemiş; avukat hakkı 24 saat kısıtlanmış ve 4 günlük gözaltı süresi 4 gün daha uzatılarak keyfi ve baskıcı tutum devam ettirilmiştir.
Yine 20 Mayıs günü Ankara Mamak’ta Kaypakkaya ve mayıs ayı şehitlerini anmak için toplanan kitleye polis saldırmış, aralarında 3 partizan okuru ve 2 YDG’linin de olduğu 13 kişi gözaltına alınmıştı. Atılan sloganlar bahane edilerek TEM şubeye götürülen arkadaşlarımız hakkında hiçbir hukuki gerekçe olmadığı halde örgüt propagandası yapmaktan soruşturma açılmış, 4 gündür gözaltında olan arkadaşlarımızın evleri basılarak yine olmayan “suç”a delil oluşturulmaya çalışılmıştır.
İbrahim Kaypakkaya korkusunun yansıması olan tüm saldırıların devletin kendi hukukunda dahi bir karşılığı bulunmamaktadır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün çiğnenmesi olağan haline getirilmekte, her türlü baskı ve keyfilikle yasaklanmaktadır. Uzun gözaltı süreleriyle irade kırma politikası, insanları düşüncelerinden soyundurma hamlesinin bir yansıması olarak karşımıza çıkmakta, bu uygulamalarla halka gözdağı verilmek istenmektedir. Hukuksuz gözaltılar, uzun gözaltı süreleri ve Kaypakkaya yoldaşı anma etkinliklerine katılan insanların hedef gösterilmesiyle ortaya çıkan tablo açıktır. Bütün bu saldırılar ve hezeyan boşunadır. İbrahim Kaypakkaya’yı anmak suç değil, onurdur, görevdir. Ne Kaypakkaya’nın düşüncelerini savunmaktan ne de devrimci mücadelemizi sürdürmekten geri duracağız.
Asıl korkuları halkın derinleşen çelişkileridir ve saldırıları nafiledir. Halkın öfkesi dinmeyecek, saldırılar boşa düşürülecektir. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki baskılar, gözaltı ve tutuklamalar Kaypakkaya’yı, mayıs şehitlerini ve devrimci önderleri anmamızı engelleyemeyecektir.
Devrimci, demokrat, ilerici ve yurtsever tüm kesimleri bu saldırı ve hukuksuzluğa tepki göstermeye, dayanışma ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
İBRAHİM KAYPAKKAYA ONURUMUZDUR!
DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ANMAK SUÇ DEĞİLDİR!
GÖZALTILAR SERBEST BIRAKILSIN!
PARTİZAN