1 Mayıs’a günler kaldı. Bu 1 Mayıs, kölece çalışma koşullarına mahkûm edilenler, ezilen Kürt halkı, baskı ve inkâr politikalarının muhatabı olan tüm kesimler açısından tarihsel anlamlar taşıyor. Giderek bir katliama dönüşen iş cinayetlerinin biz işçilerin bütünü açısından büyüyen bir onur sorunu haline gelmesinin gölgesinde giriyoruz bu 1 Mayıs’a!
Soma’da, Ermenek’te, Yalvaç’ta, şantiyelerde, tersanelerde, metal atölyelerinde… yüzer yüzer, onar onar katledilen sınıf kardeşlerimizin devasa bir listeye dönüşmüş isimlerinin, hikayelerinin ağırlığı altında giriyoruz bu 1 Mayıs’a…
Bu 1 Mayıs’a, var olan kuralsız vahşi sömürü koşullarının en karanlık biçimlerle derinleştirilmesi çabalarıyla giriyoruz. Kuralsızlık, güvencesizlik, kölece çalışmanın yaygınlaşması için yasal bir zemine kavuşturulan taşeronluk ve kiralık işçi bürolarıyla daha bir sıkılaştırılması, bizi ezecek bir düzeye ulaştırılması çabaları ve düzenlemeleriyle karşılıyoruz onu…
İnşaat işçisi arkadaş,
Türkiye’de sayısı 2 milyona yaklaşan biz inşaat işçileri açısından 1 Mayıs’ın anlamı her zamankinden daha da yakıcı. Biz inşaat işçileri şantiyelerde kölece çalışma koşullarında inim inim inlerken en insani taleplerimiz bile görmezden gelinerek, insan yerine konmuyoruz. Şantiyelerde bırakalım iş cinayetlerinin son bulmasını, işçi kardeşlerimizin ölümüne sebep veren patronlar hiç bir cezaya çarptırılmadan ellerini kollarını sallayarak ortalıkta geziniyorlar.
Şantiyelerde, gözümüzün içine bakarak dalga geçercesine önümüze konulan yemekler, barınmamız için bize reva görülen sağlıksız koğuşlar ve kamp yerleri, taşeron çalışma sistemi altında kölece çalışma koşulları, ücretlerin geç ve düzensiz ödenmesi…
“Şantiyeler” ve “inşaat işçisinin sorunları” denilince yukarda saydıklarımız kuşkusuz devede kulak bile değil.” denilen açıklama son olarak
“İnşaat işçisinin para üreten birer makina olmadığını, biz inşaat işçilerinin inşaat baronlarının kölesi olmadığımızı göstermek için 1 MAYIS’TA İNŞAAT İŞÇİLERİ SENDİKASI’YLA ALANLARA!” denilerek sonlandırıldı.