Sanatın toplum için önemi ve devrimci sanatın nasıl olması gerektiği üzerine sıkça tartışıldı/tartışılıyor. Geniş bir çerçeveye sahip olan sanat, gündeme yeni çalışma ve tartışmaları da getiriyor. Sanat çevrelerinin yeni bir tartışma konusu da “son dönem otoportre çalışmalarının narsisizm ağırlıklı olma” konusudur.
Bu vesile ile bizde “Otoportreler sayesinde toplumsal alana neler taşınabilir?” veya “Otoportreler toplumsal değer taşırlar mı?” soruları eşliğinde konuyu gündemimize aldık.
Öncelikle kavramları açıklamakla başlayalım.
Narsisizm: Kişinin kendine bedensel ve ruhsal hayranlığıdır.
Otoportre: Kendinden olaya bakma, kendini incelemedir.
Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere iki kavram birbiriyle kesişebilir özelliklerdedir. Otoportrenin kişi odaklı bir çalışma alanı olması en azından narsisizme yatkın, narsisizme evrilebilir izler taşıdığını gösteriyor. Fakat otoportrenin narsisizme yatkın öğeler taşıması, onun narsisizmle açıklanmasını doğru kılmaz. Aksi yaklaşım ve düşünüş tarzı, toptancı ve yüzeysel bir yaklaşım olur. Kendi gövdeni, suretini resmetmek ya da kendi görüşlerini, yaşayışını, ilişkilerini yazmak sanatsal bir faaliyet olarak değerlendirilebilir. Sanatsal değeri olan hemen her şeyin toplumsal özelliklere de sahip olduğu yadsınamaz. En bireysel sanat ürünü dahi içinde olunan toplumun belli sınırlı özelliklerine yönelik bilgi, veri içerir. Bu ürünlerin hangi sınıfın kaygılarını, bakışını, hislerini taşıdığını az ya da çok tartışmaya olanak buluruz. Bize kişinin görüşleri, duyguları hakkında bilgi verirken bu ürünler aynı zamanda toplumsal yaşam hakkında da bilgiler verir. Burada otoportre ile toplumsal yaşamın, sorunların bilinçli bir şekilde tercih edilerek anlatılıp, anlatılamayacağı dolayısıyla toplumcu-gerçekçi sanat anlayışında otoportrenin yeri meselesi karşımıza çıkıyor.
Kendiliğinden olan şeyin, özne tarafından bilinçli bir şekilde de gerçekleştirilebileceği kabul edilmelidir. Bu eğer otoportreyi işleyen tarafından değil de kendiliğinden gerçekleşiyorsa; otoportrelerde toplumsal olanı açığa çıkarmak, otoportreyi inceleyenlerin görevidir. Ama toplumsal olan, otoportreyi işleyen kişi tarafından gerçekleştiriliyorsa bu çok daha kıymetlidir.
Son dönemdeki otoportrelerin sıradanlığı, yüzeyselliği, narsistliği tam da bu ürünlerin yaratıcılarının, toplumsal hayatla ilişkilerinin zayıflığını gösterir. Otoportrelerin bir hesaplaşma içermesi, genel olarak toplumsal bakış açısıyla mümkündür. İçinde bulunduğu toplumun sorunlarını dert etmeyen kişinin ciddi bir hesaplaşmaya girmesi, özeleştiri yapması, kendini aşması mümkün değildir. Toplumsallıktan uzak olan, yoksun bulunan otoportrelerin narsisizme daha yatkın ya da narsisist olması çok mümkündür. Salt kendini anlatan, kusurlarını, zayıflıklarını, zıtlıklarını irdelemekten uzak olan bir otoportre sonuç olarak kendini beğenme, hayranlıkla maluldür. Otoportrelerin sıradanlaşması, narsistliğinin nedenleri günümüz toplumunun ve üretiminin genişlemiş çapıyla ilgilidir. Günümüzde hem üretim sıradanlaşmış hem de tüketim genişlemiştir. Bunu sanatsal ürünlere dolayısıyla otoportrelere yansıması doğaldır. Artık otoportreleri üretmek, çoğaltmak daha mümkün ve kolaydır. Kapitalist toplumun bireycilik kültürünü daha zengin araçlarla ve yaygın olarak ürettiği de bir gerçekliktir. Otoportreler bu anlayış ve yapıyla işlendiğinden giderek toplumsallıktan uzaklaşıyor.
Tüm bunları belirtikten sonra biz ne diyoruz?
Otoportre çalışmalarına sırt çevirmek doğru mudur? Elbette ki hayır! Tersine proleter bakış açısıyla otoportrelerin ele alınmasını savunacağız. Otoportrelerin toplumsal yaşamı dert etmesine ve sorunların çözümünde perspektif sunacak içeriği taşımasına katkıda bulunacağız.
Örnek verecek olursak; “Parti tarihimizin belli tarihsel süreçlerini yaşayan ve hayatta olan yoldaşlarımız tarafından otoportre ile anlatılması, biçilmiş kaftandır. Parti tarihimiz konusunda ne kadar “ketum” olduğumuz bilinir. İşlenen otoportrelerle partimizin tarihsel dönemleri irdelenebilir. Dolayısıyla tarihimiz daha derinlikli incelenebilir. Bu tür çalışmalar sınıflar mücadelesinin, devrim ile karşı devrimin özel anlarına, durumlarına dair bilgiler içerebilir ve bu mücadelenin öznelerine görece kılavuzluk sağlayabilir.