H.Merkezi:Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) öncülüğünde Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) özelleştirilmesine karşı Zonguldak Madenci Anıtı önünde dün kitlesel eylem düzenlendi. Madenciler öncülüğünde sokağa çıkan binlerce Zonguldaklı, özelleştirmeye izin vermeyeceklerini haykırdı.
Mitingde madenciler adına konuşan Genel Maden-İş Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, özelleştirmenin önünü açan ve kendilerine ölümü dayatan Torba Yasa Tasarısı’nın 58. maddesinin geri çekilmesini istedi.
Madenci anıtı önünde toplanan Zonguldaklılara ve hükümete seslenen GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, 2009 yılından bu yana da Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) izlenen yanlış politikalara karşı mücadele verdiklerini dile getirdi. TTK’da işçi sayısıyla birlikte üretimin de düştüğüne dikkat çeken Demirci, “Tarihimizin en az sayıda işçisiyle çalışıyoruz. Yeni işçi alınmıyor ve TTK göz göre göre zarara sürükleniyor. Buna rağmen, sanki zarar bizden kaynaklanıyormuş gibi zarar rakamlarını anlatarak TTK’yi satmaktan, kapatmaktan söz ediyorlar. En son 2014 yılında 4 bin 600 işçi talep edildi ama bakanlık izin vermedi” dedi.
2016 yılında özelleştirmeye hazırlık olarak Karadon’da yapılan envanter çalışmasına tepki gösterdiklerini ve her fırsatta TTK ve Zonguldak sorunlarını Ankara’ya aktarmaya çalıştıklarını dile getiren Demirci, şunları kaydetti: “Sorunlarımızı Ankara’ya taşıması gereken özellikle iktidar partisi milletvekillerimiz, ne yazık ki başarılı olamadılar. Halktan kopuk siyasetçiler sorunlarımızın Ankara’ya taşınmasını engelliyor. Hatta bazen yanlış bilgiler veriliyor.”
Demirci, Hükümetin Torba Yasa Tasarısı’nın 58. maddesiyle Maden Kanunu’nda değişiklik yapmak ve TTK’yle Türkiye Kömür İşletmeleri’ni (TKİ) küçük parçalar halinde özelleştirmek istediği bilgisini verdi.
Ruhsatların bölünmesi, sahaların küçültülmesi ve küçük şirketlerin önünün açılmasının, TTK’nin denetim yetkisinin elinden alınmasının madenlerin işçi cenazelerinin üzerine kapatılması anlamına geldiğini ifade eden Demirci, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birincisi, kurum yönetimi ile işçiler ve sendika karşı karşıya getiriliyor. Bizim kavga etmemiz isteniyor.
İkincisi sahalar küçük parçalara bölünüyor. Yani daha küçük şirketlerin alıcı olması isteniyor. Çünkü bizim yıllardır söylediğimiz gibi bu sahaları müessese veya işletme bazında işletebilecek, yeraltı tecrübesi olan ve kurumsal yapısı güçlü maden şirketleri yok. Şimdi, özelleştirme için sıradan şirketlerin önü açılıyor.
Üçüncüsü, ruhsatlar verildiği için sahalarda TTK’nın hiçbir sorumluluğu kalmıyor. Yani TTK, sahaları ve şirketleri denetleyemeyecek. Devletin başka birimleri, yani bu sahaları hiç tanımayan kurumlar bu şirketleri denetleyecek. TTK ve TKİ gibi kurumlar, şirketleri ve sahaları denetlerken yaşadığımız faciaları düşünün. Şimdi bundan daha kötüsünü yani bize doğrudan ölümü dayatıyorlar.”