Büyük isyanlar ve uyanışın, zulme karşı başkaldırının, baharın muştusu Newroz’u bir kez daha zalimlere karşı direnişin sürdüğü bir dönemde karşılıyoruz. Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı Newroz ateşini harlayan isyanı ve direnişi, bu Newroz’da da dünya halklarının ellerinde meşale olmaya devam ediyor.
Devam ediyor çünkü; emperyalist-kapitalist sistemin dünya halklarına açlık ve yoksulluktan başka vadettiği bir şey yoktur.
Pandemi süreci, yaşanan krizi alabildiğine derinleştirmiş egemenler salgını da dünya halklarına ve işçi sınıfına dönük saldırının bir kaldıracı haline getirmiştir. Emperyalist-kapitalizm; ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel vb. her anlamda çürümüş ve yıkılmaya mahkûmdur. Sefalet, açlık ve kan üzerinde sermayesini yükselten bu bir avuç sömürücü asalağın düzeni olan emperyalist-kapitalizm, ayakta kalmak için salgında da vekalete dayalı bölgesel savaşlarını sürdürmüş, salgının faturasını emekçilere çıkararak bir dizi baskıcı, faşist yasayı ve hak gasplarını pandemiyi bahane ederek hayata geçirmiştir.
Coğrafyamızda da hâkim sınıfların içerisinde bulunduğu yönetim krizi derinleşmiş ve klikler arası dalaş ve gerilim alabildiğine kızışmış durumdadır. Garê’de ortaya çıkan hezimet tablosunda “milli birlik ve ortak tutum arayışı”nda uzlaşılamamış, itiraf edilen başarısızlığın müsebbibi kavgasına tutuşulmuştur. Bu krize ve birikmiş sorunlara çözüm bulamayan Türk hakim sınıfları dümeninde bulunan AKP-MHP faşist bloğuyla emekçi halka, işçilere, Kürt ulusuna, kadınlara ve devrimci-demokratik ilerici güçlere saldırıyor. Bu saldırılar özellikle Kürt ulusal mücadelesi ve onun politik-askeri kazanımlarına yönelerek devam ederken en geniş kitleler bu süreçte ağır bir şovenizm kampanyasına tabi tutulmaktadır. Faşist diktatörlük var olan çok katmanlı kriz karşısında saldırı dalgasını kesintisiz sürdürme eğilimi içindeyken bir yandan da AB’ye ve emperyalist efendilerine “şirin gözükecek” reformlar açıklamaktadır. Ekonomiden, siyaset ve hukuka kadar bir dizi reform açıklanırken bu reformların yeni anayasa ile neticelendirileceği belirtilmektedir. Diğer yandan HDP’yi kapatma dahil bir dizi seçeneği masaya yatırdıklarından bahseden egemen sınıflar, Kürt ulusal mücadelesini soluksuz bırakmaya dönük askeri, siyasi bir dizi politikayı daha hayata geçirme hedefindedir.
Kürt ulusu ve Ortadoğu halklarının isyan ve başkaldırı günü Newroz; bir kez daha cüreti, cesareti kuşanmanın Dehak’tan bugüne ezilenlerin tek seçeneği olduğunu göstermiştir. Asur şehir devletlerinin Dehak’ı da günümüzün modern Dehaklar’ı da gerici, baskıcı ve sömürücüdür. Bundandır ki Newroz binyıllardır direnişin ve isyanın meşalesidir. Demirci Kawa’nın Dehak’a karşı yakmış olduğu isyan ateşinden ilham alan Ortadoğu halkları gibi Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi de var olan sınırları kabul etmeyen direngen çizgisini Newroz’un ruhuyla birleştirmiştir. İlk meşale direniş ile 21 Mart 1982 yılında yakıldı. 12 Eylül AFC’sinin en kanlı ve işkenceci uygulanmaların yaşandığı Diyarbakır zindanında komünist, devrimci, yurtsever tutsakların başlatmış olduğu direnişte, dayatılan teslimiyeti kırmak için arayışa giren Mazlum Doğan üç kibrit çöpü yakarak ölümsüzleşti. 90’lı yıllarda ise Newroz Kürt ulusal mücadelesinin gelişimine paralel politikleşerek ve kitleselleşerek sürmüş, Cizre, Nusaybin, Silopi ve İdil’de kan can ile bedeller vererek Newroz ateşi harlanmıştır.
Zindanlarda can bedeli büyüten Newroz bugün de zindanlarda süren direniş ile karşılanıyor. T. Kürdistanı, S. Kürdistanı ve I. Kürdistanı’nda Kürt ulusal mücadelesi ağır bir baskı, işgal ve tecrit altındayken İmralı’da ise Abdullah Öcalan yine ağır baskı ve tecrit altındadır. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi ve Kürt ulusuna dönük faşist baskıları protesto etmek amacıyla Türkiye hapishanelerinde bulunan binlerce PKK’li tutsağın açlık grevi 110’lu günlerini geride bırakarak devam ediyor.
Hapishanelerdeki açlık grevi eylemleri diz çökmeme beyanı ve faşizme, faşizmin Kürt ulusuna dönük saldırılarına karşı tüm halka tereddütsüz bir direniş çağrısıdır. Faşist diktatörlük bunu iyi bildiği için talepleri kabul etmeyerek bu direnişleri boğmaya, bastırmaya çalışmaktadır. İçinden geçtiğimiz tarihi koşullarda hakim sınıflar, yönetememe sarmalı içinde bulunduğu için daha da fazla zayıflamaktadır. İşçilerin, emekçilerin, üniversite öğrencilerinin özerk-demokratik üniversite direnişlerinde olduğu gibi tutsakların direnişlerine karşı saldırgan, tehditkar veya sessizlik içinde boğma politikasını hayata geçirmektedir.
Tel örgülerden yayılan isyan türkülerini, dağlardan yükselen başkaldırı şiarlarını, 4 parça Kürdistan’daki Newroz ateşlerinden yükselen isyan zılgıtlarını duyuyoruz. Bu isyana ve sese ortak olmak, baharı direnişle karşılamak anın görevidir. Gelen bahar ve zaferin muştusu Newroz; Türk-Kürt ezilen milliyet ve inançlardan tüm emekçilerindir. Baharı ve özgür, eşit bir geleceği kazanmak için Newroz’a, alanlara akalım. Newroz’u emekçi halkın isyan, özgürlük ve eşitlik çığlığına dönüştürelim. Öfkemizi ve isyanımızı örgütleyerek zulmün üstüne üstüne Kawalaşarak yürüyelim. Tüm halkımızı Partizan coşkumuzla meydanlarda, emekçilerin yaşadığı mahallelerde ve sokaklarda buluşmaya çağırıyoruz!
Newroz Pîroz Be!
Bijî Newroz!
Kahrolsun Patron-Ağa Devleti!
Yaşasın Kürt Ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı!
PARTİZAN
Mart 2021