H.Merkezi: Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Suruç Aileleri İnisiyatifi, Suruç Yaralıları ve Tanıkları, 13 Kasım’da Urfa’nın Hilvan ilçesinde görülecek Suruç katliamı davası öncesi Kadıköy Belediyesi önünde basın açıklaması yaparak Hilvan’a hareket etti.
“13 Kasım’da adalet için Hilvan’dayız! Suruç için adalet, herkes için adalet”, “Suruç avukatları Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş’a özgürlük” yazılı pankartların yanı sıra Suruç avukatları ve Suruç tanıklarının fotoğraflarının taşındığı eylemde “Suruç için adalet herkes için adalet”, “Suruç’u unutma unutturma” sloganları atıldı.
’33 düş yolcusunun bıraktığı yerden devam edeceğiz
Eylemde ESP İstanbul İl Örgütü adına konuşan Gülçin Aykul, “Bugün üçüncü kez Suruç duruşması için Hilvan’a doğru yola çıkıyoruz. ‘Hiçbir düş yarım kalmayacak’ şiarıyla düştüğümüz yollarda bizlere reva görülen katliamlara, siyasi soykırım operasyonlarına, gözaltı ve tutuklama terörüne hiçbir zaman teslim olmadık, teslim olmayacağız” dedi.
Suruç Katliamı’nın üstünü örtemeyecekler
SGDF adına konuşan Tanya Kara ise Suruç duruşmasına gitmek için toplandıklarını söyledi. Kara, “Bizler nerede bir adalet talebi varsa, nerede ezilen bir halk varsa onun yanında olmaktan asla vazgeçmedik. Daha dün Ekim Devrimi yürüyüşümüze saldırdılar. Birçok Suruç yaralımız, Suruç gazimiz orada işkenceyle gözaltına alındı. Nasıl ki Sovyetlerde Kışlık Saray’a karşı mücadele eden bir gençlik varsa bizde bugün AKP iktidarının kadınlara, gençlere, işçi ve emekçilere dönük politikalarına, saldırılarına karşı mücadele etmek için her alanlarda olacağız” diye konuştu.
Kalplerimiz adalet atsın dediğimiz için buradayız
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına Hacer Elçin de 28 ay önce 19 Temmuz 2015 tarihinde SGDF üyelerini açıklama yaptıkları yerden uğurladıklarını hatırlattı. Elçin, “Niçin yolcu etmiştik, çocuklarımız buradan Kobaneli çocuklara şeker, oyuncak, kitap götürmek için yola çıkmıştı” dedi. Elçin, “Bilindiği gibi DAİŞ çeteleri orada 33 düş yolcumuzu, 33 çocuğumuzu, annemizi, kardeşimizi paramparça etti. Biz Suruç Aileleri İnisiyatifi olarak 28 aydır ‘kalplerimiz adalet için atsın’ diyoruz. ‘Unutursak kalbimiz kurusun diyoruz’ ve son nefesimize kadar ‘Suruç için adalet herkes için adalet’ demeye devam edeceğiz” diye vurguladı.
İddianame aşamasında dosyada ciddi bir yargılama olmayacağını anladık
Suruç katliamının ikinci yıl dönümünden kısa bir süre önce ancak davanın açıldığını ifade eden Suruç katliamı avukatlarından Mustafa Taylan Savran, “20 aya yakın süre davadaki gizlilik kararı ile avukatlar olarak ve Suruç aileleri olarak bu mesele ile ilgilenen inisiyatifler olarak sadece gizlilik kararının kaldırılması için ciddi hukuki mücadele verildi. Gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra ilk iddianame aşamasıyla beraber aslında dosyanın ciddi bir yargılamanın tabi tutulmayacağı anlamıştık” dedi. Dosyanın üç sanığının olduğunu söyleyen Savran, “İkisi şu an Suriye’de bulunuyor. Var olan sanık da Ankara katliamı davasında tutuklu olan sanıktı. O dosya sırasında yaptığı bir itiraftan dolayı bu dosyanın sanığı durumuna geldi. Biz geçen 14 Temmuz’daki celsede sanığın SEGBİS yoluyla değil yüz yüze dinlenmesini ve avukatlar tarafından katliam ile ilgili sorulacak sorulara doğrudan cevap vermesi yönünde, sanığın bir sonraki duruşmada mahkemeye getirilmesini talep ettik. Fakat ne yazık ki bu talebimizi kabul eden mahkeme heyetinin tamamı değişti. Kovuşturma savcısı değişti. Savcı ara kararla SEGBİS ile dinlenmesini, sanığa daha uygun olacağına karar verdi” diye kaydetti.
Dava ailelerden kaçırılmaya çalışılıyor
SEGBİS’in ciddi anlamda usulü hata olduğunun altını çizen Savran, “Her ne kadar KHK ile SEGBİS yargılamasının yargılamanın temel ilkelerinden olan yüz yüze ilkesine aykırı olmadığı Yargıtayca ortaya konmuş olsa da biz KHK’ların anayasal düzene aykırı bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz” dedi. Davaya bir bütün olarak bakıldığında, Suruç davasının ailelerden kaçırılmak istendiğini vurgulayan Savran, “Suruç katliamından bu yana Suruç gazileri, Suruç aileleri ve hatta Suruç’un avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar arkadaşlarımız, meslektaşlarımız bu geçen iki yıllık süre içerisinde sürekli tutuklama saldırılarına, gözaltı saldırılarına maruz kaldılar. Bir bütün olarak adalet arayışımız mahkemelerde ve buralarda, toplumsal alanlarda sürüyor. Biz yarınki ve sonraki duruşmalarda avukatlar olarak bu adalet arayışının mahkemelerde takipçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.